22 Ağustos 2012 Çarşamba

Yaralı askerlerin sayısı 6'ya yükseldi

HAKKARİ - Hakkari'nin Şemdinli ilçesinde bugün yaşanan  en az 4 askerin öldüğü çatışmalarda yaralanan askerlerin sayısı 6'ya yükseldi. 

Alınan bilgilere göre Şemdinli kırsalında yaşanan en az 4 askerin öldüğü çatışmalarda daha önce 2 olarak açıklanan yaralı asker sayısı 6'ya yükseldi. 

Çatışmaların bölgede yer yer devam ettiği haber veriliyor. 

Şemdinli'de en az 4 asker öldü, çatışmalar devam ediyor

HAKKARİ -Hakkari'nin Şemdinli İlçesi'ne bağlı Bağlar (Nehri) ve Zorgeçit (Gerget) köyleri arasında askeri konvoyun geçişi sırasında patlama meydana geldi. Patlamada en az 4 asker ölürken, çok sayıda yaralı askerin de hastanelere kaldırıldığı öğrenildi. 

Hakkari'nin Şemdinli İlçesi'ne bağlı Bağlar (Nehri) ve Zorgeçit (Gerget) köyleri arasında askeri konvoyun geçişi sırasında patlama meydana geldi. Patlamada en az 4 asker ölürken, çok sayıda yaralı askerlerin de hastanelere kaldırıldığı öğrenildi. Bölgede devam eden operasyonlar genişleyerek sürerken, yer yer çatışmaların meydana geldiği bildirildi. Bölgede helikopterlerin hareketliliğinde bir artış gözlemlendi. 

Esat Canan: Çok şiddetli bir çatışma var

Şemdinli - Hakkari’nin Şemdinli İlçesi’ndeki çatışma bölgesinde mahsur kalan BDP Milletvekili Esat Canan, Ortaklar Köyü karakolunun kontrol noktasından öteye geçilmesine izin verilmediğini söyleyerek, “Bir süredir çok şiddetli bir çatışma sürüyor” dedi.

Şemdinli'ye bağlı Bağlar (Nehri) ile Zorgeçit (Gerget) köyleri arasında askeri konvoyun geçişi sırasında yaşanan patlamalar sonrası başlayan çatışmalar devam ederken, BDP Hakkari Milletvekili Esat Canan twitter hesabından çatışma bölgesinde mahsur kaldığını duyurdu.

"Şemdinli'ye bağlı Derecik bölgesine giderken çatışmalar sebebiyle mahsur kalmış bulunuyorum" diyen Canan, bölgeden çıkışa izin verilmediğini de aktardı.

Canan şunları yazdı:

“Şu anda Rubarok (Derecik), Ortaklar Köyündeyim. Benimle birlikte yaklaşık 80 araçlık bir sivil konvoy da burada mahsur kalmış durumda” 

Ortaklar Köyü karakolunun kontrol noktasından öteye geçmemize izin verilmiyor. Köylüler ve diğer sivillerle birlikte bekleyişimiz sürüyor.

Bir süredir çok şiddetli bir çatışma sürüyor. Bulunduğumuz tepeden patlayan bombaları ve yanan ormanları net bir şekilde görebiliyoruz.”

Şampiyonlar ligi maçında Öcalan’a özgürlük pankartı

BASEL - İsviçre’nin Basel şehrinde dün gece Basel-Cluj arasında oynanan Şampiyonlar Ligi ön eleme maçı sırasında bir grup Kürt genci “Öcalan’a Özgürlük Kürdistan’a Barış” pankartı açtı. 

Basel ile Cluj arasında oynanan Şampiyonlar Ligi ön eleme maçı bir grup Kürt gencinin protesto eylemine sahne oldu. Kürt gençler maç oynanırken üzerinde Almanca “Öcalan’a Özgürlük, Kürdistan’a Barış” yazılı büyük bir pankart açtı. 

İsviçre polisi eylem nedeniyle iki eylemciyi gözaltına aldı. Gözaltına alınan eylemciler daha sonra serbest bırakıldı. 

Kürt siyasetçi Kavak’ı ülkesine binler uğurladı

ZÜRİH - Avusturya’nın İnsbruck şehrinde hayatına son veren Kürt siyasetçi Cemal Kavak’ın cenazesi bugün Bullach’ta yapılan cenaze töreninin ardından uçakla Diyarbakır’a gönderilmek üzere Almanya’nın Frankfurt havaalanına kadar konvoy eşliğinde uğurlandı. 

Dün akşam saatlerinde Zürich’e getirilen Kürt Siyasetçi Kavak için bugün Kanton Zürich’e bağlı Bullach şehrinde bulunan Essen Düğün Salonu’nda bir tören düzenlendi. Törene KCK, PJAK, PYD, FEKAR ve Avrupa’da bulunan çok sayıda Kürt ve Kürt dostu kurum ve kuruluşların temsilcilerinin yanı sıra binlerce kişi katıldı. 

Törende sırasıyla birer konuşma yapan Cemal Kavak’ın oğlu Eyüp Kavak, KCK Yürütme Konseyi Üyesi Zübeyir Aydar, PJAK Başkanı Heci Ehmedi, Kürt Siyasetçi Fuat Kav, Kavak’ın geride bıraktığı mektuplara atıfta bulundular. Kavak’ın eyleminin doğru okunması ve değerlendirilmesi gerektiğini ifade eden konuşmacılar, Kavak’ın bu eyleminin Avrupa’daki yoz yaşama karşı bir duruş olduğunu söylediler. 

CEZAEVINDEKİ OĞLUNDAN: İYİ ANLAŞILMALI

Törende ayrıca Kavak’ın Bingöl Cezaevi’nde PKK tutuklusu olarak tutulan oğlu Devrim Kavak’ın da gönderdiği telgraf okundu. Kavak, telgrafında Kavak, babasının bu eyleminin çok iyi okunması ve değerlendirilmesi gerektiğini ifade etti. 

BİNLER UĞURLADI

Sık sık “ Şehit namirin” şeklinde sloganlarının atıldığı törenin ardından Kavak’ın cenazesi büyük bir konvoy eşliğinde Almanya’ya doğru yola çıktı. Basel’de bulunan İsviçre- Almanya 50 Nolu Sınır kapısına kadar konvoylar eşliğinde uğurlanan Kavak’ın cenazesi, burada cenazeyi Türkiye’ye götürecek olan Firma tarafından teslim alınacak. Kavak’ın cenazesi daha sonra Stuttgart havaalanından İstanbul’a gönderilecek. Yarın sabah saat 11.30’da İstanbul kitlesel olarak karşılanacak olan Kavak’ın cenazesi daha sonra Batman’a oradan da Karayoluna ile Diyarbakır’a uğurlanacak. 

CUMA GÜNÜ DİYARBAKIR’DA DEFNEDİLECEK

Kavak, vasiyeti üzerine, Cuma günü Diyarbakır’da bulunan Şehitlik Mezarlığı’nda, PKK gerillası kardeşi Serhat Kavak (Amed) ile dayı oğulları Bayram Gün (Amed Dilxwaz) ve Süleyman Gün'ün (Süleyman) mezarlarının yanına defnedilecek. 

Tekeli Taburu’na havanlı saldırı

HAKKARİ - Hakkari'nin Şemdinli İlçesi'nde bulunan Tekeli (Garê) Taburu'na havanlı saldırı düzenlendi. 

Alınan bilgiye göre; Şemdinli Tekeli (Garê) 1'inci İç Güvenlik Piyade Tabur Komutanlığı’na saat 15.40 civarında HPG’liler tarafından havan toplu saldırı düzenlendi. Saldırıda can kaybı konusunda herhangi bir bilgiye ulaşılamazken, taburdan da bölgeye top atışı yapıldığı kaydedildi.

Saldırı sonrası bölgede askeri operasyon başlatıldı.

Avrupa Barış Meclisi: Nefret söylemleri çözüm getirmez

HABER MERKEZİ - Avrupa Barış Meclisi yaptığı yazılı açıklama ile Antep saldırısı ardından zirveye çıkan ve Kürtleri hedef alan nefret söylemlerine tepki gösterdi. Basına servis edilen haberlerin psikolojik savaş yöntemi olmaktan öte bir anlam taşımadığına da dikkat çekti. 

Bombalı saldırıyı kınayan Avrupa Meclisi, PKK'nin olayı kendisinin yapmadığını açıklamasına rağmen, Hükümetin sorumlu olarak PKK'yi ilan ettiğini hatırlattı. Nefret ve ötekileştirici söylemlerle BDP ve Kürtlere yönelik saldırıların da işaretini verdiğine dikkat çekti. Basına servis edilen haberlerin de psikolojik savaş yöntemi olmaktan öte bir anlam taşımadığını ifade etti.

Açıklamada şu ifadeler yer aldı:

"Hükümetin üzerinden sekiz ay geçmesine rağmen hala Roboski katliamının sorumlulularını açıklayamazken, Gaziantep saldırısını anında açıklığa kavuşturduğu iddiası, inandırıcı değildir. Basına servis edilen ve Gaziantep’te bu saldırının PKK tarafından yapılacağının daha bir ay önceden haber alındığını anlatan düzmece haberler, psikolojik savaş yöntemi olmaktan öte bir anlam taşımamaktadır. Türkiye’nin fiilen taraf olduğu Suriye’deki çatışm nedeniyle, Gaziantep saldırısının bununla bağlantılı olma ihtimalini bile ifade etmemesi elbette dikkat çekicidir."

"Çözüm, her dilden, kültürden halklarımızın kendi kimlikleriyle özgürce yaşayabilecekleri bir demokratik sistem kurabilmektir" denilen açıklamada, bunun ırkçı, milliyetçi, ötekileştirici söylem ve politikalarla kurulamayacağı kaydedildi. 

Barış Meclisi devamla şu çağrıda bulundu: "Özellikle böylesi olaylar sonrasında akıl tutulmasını andıran bir körlükle saldırgan bir ortamı körükleyenleri, sorumlu davranmaya ve politikalarını gözden geçirmeye çağırıyoruz."

Antep'teki büyük provokasyon ve amaçları

Sinan Cudi - Antep’te önceki gece yaşanan ve dokuz sivilin öldüğü patlama ardından bir devlet klasiği yeniden yaşama imkanı buldu. Günah keçisi haline getirilen Kürtler ve PKK, bu olayla ilgilerinin olmadığını açıklamalarına ve olayı kınamalarına rağmen hedefe konuldu.

Fakat Antep'te yaşananların arka perdesi derinliğine incelendiğinde ne denli büyük bir provokasyonla karşı karşıya olunduğu rahatlıkla görülebilir.

Şimdiye kadar yapılmış herhangi bir HPG eylemine benzemeyen bu eylemin hem siyasi arka planı hem de teknik detayları farklı güçleri işaret ediyor. Antep gibi bir ilde, hem de Kürtlerin bu ilde en yoğun yaşadığı mahallede gerçekleştirilmesi tam bir hedef şaşırtmayı işaret ediyor. Fakat bazı gelişmelerle birlikte ele alındığında bu katliamın sahipleri açık bir şekilde ortaya çıkıyor. 

1. 13 Ağustos günü HPG gerillalarının Antep'in Islahiye ilçesine yönelik gerçekleştirdikleri eylem ardında HPG kaynaklarının teyit etmediği bir bilgi Türk yetkilileri tarafından basına servis edilmişti. 70 kiloluk patlayıcı yüklü bir aracın eylem yapılan yerin yakınlarında bir yere bırakıldığı ve polislerin bu aracı bulduğu iddia edilmişti. "Patlayıcıyı hareket geçiren kumanda araçta unutulmuş" gibi komik bir gerekçeyle izah edilen bu olay üzerinde durulmadığı gibi oldukça dikkat çeken bu gelişme nedense tartışılmamıştı. 

2. Haziran ayında HPG gerillalarının Şitazin ve Oramar karakollarında operasyona çıkmak isteyen Türk ordusuna yönelik gerçekleştirdikleri harekat ardından 23 Temmuz'da başlattıkları Şemdinli harekatı ve 4 Ağustos'ta Çele'deki (Çukurca) eylemler dizisi Türkiye kamuoyundan büyük bir ustalıkla gizlenmesine rağmen bayramın birinci ve ikinci günlerinde bu bölgelerde 5 asker kaybının olduğu belirtilerek bir kampanya başlatıldı. Milliyetçi duyguları kabartmak amacı taşıyan açık propaganda, en yakın gelişmelerden biriydi. 

3. Türk medyası ve özel savaş organları bombalarını Şemdinli gerçeğini kamuoyuna açıklamak üzere bölgeye giden ve aralarında siyasetçilerin de bulunduğu heyet üzerinden patlatmaya çalıştılar. PKK-BDP arasındaki ilişkinin provokatif bir dille bu denli öne çıkartılması ve BDP'lilerin, Kürt siyasi hareketine destek verenlerin açıkça hedefe konulduğu bir süreçte yaşanan Antep olayı birçok soru işaretini de kendisiyle birlikte getirdi. 

4. Bayram öncesi gerillaların eylem gerçekleştirmeyeceği KCK tarafından ilan edilmiş, buna paralel olarak gerilla eylemlerinde ciddi bir azalma gözlenmişti. Buna rağmen Türk ordu operasyonlarında ve bombardımanlarında da ciddi bir artış vardı. Ve bunlar büyük bir iştahla kamuoyuna sunuldu.

5. Milliyetçi duyguları kabartan ve "şehit" edebiyatı üzerinden BDP'ye, Kürt siyasetine tehditlerle beslenen dalganın böylesi bir provokasyona ulaşacağı şüphesiz öngörülememişti. Fakat özellikle son üç gün içinde AKP yetkilileri tarafından yapılan açıklamalardaki açık hedef gözetme kimi provokasyonların ipuçlarını veriyordu. 

Özellikle başbakan yardımcılarından ve ılımlı olarak tanıtılmaya çalışılan Bülent Arınç'ın "Bu halk sizi görünce ne yapacağını bilir" mealindeki açıklamaları, ahlaki ve dini hassasiyetleri provoke edici konuşmaları bu konudaki en dikkat çekici açıklamalardı. Yine Suriye'ye göndermeler, Suriye'de sivil katliamlara girişen Şebbiya milisleriyle benzeştirmeler kamuoyunu alttan alta hazırlayan kimi konuşmalardı. Zihni ve yöntem olarak bu milislerle benzeştirmelerin yoğunluğu Kürt siyasetine yönelik bir saldırı girişiminin ön hazırlıkları anlamını taşıyordu.

6. Antep provokasyonunun gerçekleşmesi ardından yapılan yorumlarda aynı verilere atıfta bulunulması, olaydan hemen sonra daha yarım saat dahi geçmeden geniş bir kitlenin örgütlenerek Kürtlere ve BDP binalarına saldırması bu provokasyonun ne denli ince tezgahlandığını da ortaya koyuyordu. 

Bayramda eylem yapılmayacağının söylendiği bir zamanda Antep'te Kürtlerin yoğun yaşadığı bir mahallenin girişinde, sivil kaybı kesinleştirircesine ayarlanan patlama, hedefin ne olduğunu da gözler önüne seriyor. Tüm medyanın herhangi resmi bir açıklama gelmeden PKK'yi hedef alması, son bir haftanın gelişmeleriyle beraber okunduğunda bu patlamanın neden düzenlendiğini de açıkça ortaya koyuyor.

Suriye'ye atıfla Kürt bölgelerine müdahalenin önünü açan, Kürt siyasetinin kazandığı ivmeyi sekteye uğratmaya, Kürt gerillalarının yürüttüğü mücadeleye gölge düşürmeye çalışan bu olay ve çevresinde geliştirilen propaganda, üzerinde durulması gereken önemli veriler. AKP hükümeti bir nevi Türkiye'nin Roboski'si olarak örgütlenen bu olay ve yaratacağı etkileri olayın sıcaklığıyla Kürt hareketine yıkmaya çalışsa da duyarlı kamuoyunun resmi açıklamaları bir kenara bırakarak gerçeklerin üzerinde durması halinde gerçek sorumluları açığa çıkartacağı beklenebilir.

Ayrıca teknik detayları netleştiğinde, bir çekiciyle patlama yerine getirildiği tespit edilen aracın Islahiye’de kaybolan ve 70 kilo bombayla yüklü olduğu iddia edilen araç olduğu söylenirse şaşmamak gerek. 

BDP milletvekili Canan çatışma bölgesinde mahsur kaldı

HAKKARİ - Hakkari’nin Şemdinli İlçesi’nde askeri konvoyun geçişi sırasında yaşanan patlama ardından başlayan çatışmalar devam ederken, BDP Milletvekili Esad Canan'ın çatışma bölgesinde mahsur kaldığı öğrenildi.

Şemdinli'ye bağlı Bağlar (Nehri) ile Zorgeçit (Gerget) köyleri arasında askeri konvoyun geçişi sırasında yaşanan patlamalar sonrası başlayan çatışmalar devam ederken, BDP Hakkari Milletvekili Esad Canan twitter hesabından çatışma bölgesinde mahsur kaldığını duyurdu.

"Şemdinli'ye bağlı Derecik bölgesine giderken çatışmalar sebebiyle mahsur kalmış bulunuyorum" diyen Canan, bölgeden çıkışa izin verilmediğini de aktardı.

Kenan Evren'e 'duruşmaya katılamaz' raporu

Ankara - Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi tarafından 12 Eylül Davası'nın görüldüğü Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderilen raporda, faşist darbenin mimarı sanık Kenan Evren'in duruşmaya katılmasının "tıbbi açıdan uygun olmadığı" öne sürüldü. 

12 Eylül 1980 darbesiyle ilgili, dönemin Genelkurmay Başkanı ve 7. Cumhurbaşkanı Kenan Evren ile dönemin Hava Kuvvetleri Komutanı Emekli Orgeneral Tahsin Şahinkaya hakkında açılan dava, 14 Eylül'de görülmeye devam edilecek. 

Bir önceki duruşmada Adli Tıp, "Evren ve Şahinkaya sağlık durumları ve yaşları gereği duruşmaya getirilemez" şeklinde Mahkemeye rapor sunmuş, Mahkeme Heyeti ise raporun yetersiz olduğuna hükmederek en yakın üniversite hastanesinden yeni bir rapor oluşturulmasına karar vermişti.

Mahkeme Heyetinin kararı üzerine sözkonusu raporu Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi hazırladı. 

Fakülte, davanın görüldüğü Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesi'ne Kenan Evren'in tıbbi açıdan duruşmaya katılmasını uygun olmadığını bildiren bir rapor gönderdi.

Evren ve Şahinkaya'nın ''ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası" istemiyle yargılandığı davaya 14 Eylül saat 14.00'te devam edilecek. 

Baluken: Irkçı saldırılar soykırım konseptinin bir devamı

ANKARA - BDP Grup Başkan Vekili İdris Baluken, Partilerine dönük linç kampanyasını 'siyasi soykırım konseptinin bir devamı' olarak nitelendirdi. Bundan sonra partilerine gelişecek herhangi bir saldırıdan AKP Hükümetinin sorumlu olacağını duyurdu.

BDP Grup Başkan vekili İdris Baluken, Antep saldırısı ardından BDP'ye dönük başlatılan saldırı dalgasıyla ilgili yazılı açıklama yaptı.AKP Hükümeti ve Türk medyası tarafından BDP'ye karşı yürütülen linç kampanyasının Şemdinli'deki çatışmalar ve Antep'teki saldırı ardından pervasız bir toplumsal dalgaya çevrilmek istendiğine dikkat çeken Baluken, sivillere dönük tüm saldırılarda olduğu gibi Antep'teki saldırıyı da kınadıklarını hatırlattı. Buna rağmen linç kampanyasının sürdürülüyor olmasını, "siyasal soykırım konseptinin bir devamı" olarak nitelendirdi.

"AKP iktidarı yaşanan bu vahim olayı fırsat bilerek toplumumuzu bölen ırkçı, milliyetçi, kin ve nefret söylemlerine toplumsal meşruiyet kazandırma gayreti içerisine girmiştir" diyen Baluken, AKP'lerinin partilerini hedef gösteren açıklamaları ardından il ve ilçe binalarının saldırıya uğramasının da bunun bir göstergesi olduğunu belirtti.

AKP kurmaylarının ölçü sınırlarını aşan açıklamalarını da işaret eden Baluken şunları söyledi:

"AKP’nin kabine üyeleri ve milletvekilleri de bütün siyasi ve insani etik değerleri ayaklar altına almakta, tarihe not düşecek düzeysiz açıklamalar yapmaktadırlar. Bunun son örneğini iktidar partisine mensup bir milletvekilinin hiçbir inanç, ahlak, anlayış ve siyasi görüşte yeri olmayan, ölüye nefret kusan söylemlerinde de açıkça görmekteyiz. Şunu belirtmek isteriz ki; bu cümleleri kullanan zihniyet, toplumsal barış ve özgürlükten anlayan olmak bir yana en hafif tabiri ile insan kılığına girmişlerin zihniyetidir. Sürekli dile getirdiğimiz gibi, AKP’lilerin yer ve zaman dinlemeden akıttıkları gözyaşları timsah gözyaşlarıdır. AKP’lilerin kullandıkları ırkçı ve nefret dolu söylemler AKP’nin gerçek yüzüdür. Kürtlere sözlü ve fiziksel olarak saldırmak, yazarları tehdit etmek, muhalefet eden herkesi cezaevine atmak AKP’nin birincil görev tanımıdır."

İdris Baluken, yaşanan can kayıplarının AKP'nin savaş politikasındaki ısrarından kaynaklandığını da belirterek, Hükümeti toplumsal barışı arayan bir tutum içerisinde olmaya davet etti. 

"Barış ve Demokrasi Partisi olarak bundan sonraki süreçte partimize yönelik herhangi bir saldırının sorumlusunun AKP olduğunu kamuoyuna deklare ediyoruz" diyen Baluken nefret söylemlerine karşı duyarlılık çağrısı yaptı.

Şırnak Valisi de Besta'da 6 gerillanın ölümünü yalanladı

Amed - Şırnak'ta Besta bölgesinde dün yaşanan çatışmada 6 gerillanın yaşamını yitirdiği yönünde Türk basınında çıkan haber Valilik tarafından yalanlandı. 

Alınan bilgilere göre, Şırnak'ın Besta bölgesinde dün çatışma yaşandığı ve bu çatışmada 6 gerillanın yaşamını yitirdiği yönündeki haberler Şırnak Valiliği tarafından yalanlandı. 

Şırnak Valiliği'ne konu hakkında ulaşmak isteyen basın mensuplarına, böyle bir çatışmanın yaşanmadığı bilgisi verildi.

HPG de bugün yaptığı açıklamada 6 gerillaya ilişkin haberleri yalanladı.

Irkçılığın iki günlük bilançosu: 6 BDP binasına saldırı

Haber Merkezi - Antep saldırısı sonrasında hükümetin hoşgörüsü ve polisin koruması altındaki ırkçılık BDP binalarını hedef aldı, birçok yerde Kürtler saldırılara maruz kaldı. İki günde en az 6 BDP binası saldırı sonucu ağır maddi zarar gördü.

Türkiye’de Kürtler sık sık devlet destekli ırkçılığın mağduru oluyor. Özellikle asker ve polise yapılan saldırılar ardından ırkçılar sokaklarda Kürt avına çıkıyor. Birinci hedef, hükümet yetkililerinin işaret ettiği BDP oluyor. Ahmet Koca örneğinde olduğu gibi Kürtçe konuştuğu için bir Kürt asker de polis tarafından linç edilebilirken, Bakırköy Devlet Hastanesi’nde de Kürt bir aile yine Kürtçe konuştuğu için saldırıya maruz kalabiliyor. 

Ülkenin bir tarafında barış çığlıkları yükselirken, diğer tarafında “vatandaş hassasiyeti” özgür bir şekilde kolektif linçlere girişebiliyor. Yine ülkenin bir tarafından Roboskililer, kendi çocuklarını katleden askerlere kaza geçirdikleri için yardım elini uzatarak sırtlarında taşırken, diğer yanında Roboskilileri temsil eden bir partinin binaları ırkçı saldırının hedefi olabiliyor.

ALTI BDP BİNASINA SALDIRI

20 Ağustos’ta 9 kişinin hayatını kaybettiği Antep’teki bombalı saldırı ardından Türk hükümet yetkilileri ve medyası kin ve nefret kampanyası yürütürken, ırkçılık yeniden sokaklara döküldü. İki gün içinde en az altı BDP binası saldırıya uğradı.

En son Kocaeli'de Özgürlük Meydanı karşısındaki bir binanın 6. katında bulunan BDP İl Örgütünün kapısı kimliği belirsiz ırkçı kişi veya kişilerce yakıldı. Kapının 22 Ağustos sabahı saat 04.00'da benzin dökülerek yakıldığı bildirilirken, içeriye sıçrayan yangın maddi hasara neden oldu.

21 Ağustos gecesi Türk bayrakları açarak yürüyüşe geçen ırkçı gruplar Antep'in Nizip ve Araban ilçelerinde BDP ilçe binalarına saldırdı. Saldırıda molotofkokteyli atılan BDP Araban İlçe binasının hem içinde hem de dışında meydana gelen yangın maddi hasara neden oldu. 

BDP Nizip İlçe Başkanı Yusuf Güler şu bilgileri verdi: "Gündüz bir şeyler olacağını biliyorlardı. Polis 'partinizi koruyabiliriz' dedi. Biz de 'ikinci bir kargaşa yaşanmaması için partililer olarak müdahale etmeyeceğiz. Siz önlem alın' dedik. Fakat polis önlem almasına rağmen parti önünde toplanan bir grup ırkçı, sloganlar eşliğinde parti binamıza taşlarla saldırdı. Saldırıda parti binamızın iki camı kırıldı. Ayrıca bir ev ve bir iş yerinin de camları kırıldı. Saldırı haberini bize polis verdi. Konuya ilişkin sabah emniyete çağrıldım. Emniyette bir komiser '8-9 insan öldü halk tepkisini gösterecektir' demesi dikkatimi çekti. Ben de 'Eğer siz bizi koruyamazsanız biz kendimizi koruruz' dedim ve şikayetçi oldum. İlçedeki gerginlik devam ediyor. Parti binamız etrafında polis önlem almış durumda.". 

21 Ağustos günü ayrıca İstanbul’da BDP Bahçelievler İlçe Örgütü kapısının önüne tehdit notu ile bırakılan şüpheli paketten 2 tane Molotof çıktı. Tehdit notunda "Bu ilçede adam gibi yaşayacaksınız bu bayrağa saygı duyacaksınız.Ansızın geliriz. İstersek sizi ananızın kucağından alıp götürürüz " ifadeleri yer alıyordu. 

Antep’te saldırının düzenlendiği akşam harekete geçen Kürt karşıtı ırkçı bir grup PKK aleyhine sloganlar atarak BDP Şehit Kamil İlçe Binası’na saldırdı. İlçe binasını ateşe veren gruba polisler müdahalede bulunmazken, BDP ilçe binası alevler içinde kaldı. İlçe binasının kullanılmaz hale gelmesinin ardından itfaiye araçlarının yangına müdahale etti. BDP ilçe binasını ateşe veren grup, mahalle arasında Kürtler aleyhine sloganlar atarak, provokasyon yaratmak istedi. 

Bu saldırı ardından aynı akşam BDP Antep İl Binası’na da bir grup tarafından saldırı düzenlendi. Saldırıda BDP İl binasının camları kırılırken, ilçe binasında büyük hasar meydana geldiği öğrenildi. İl binası önünde grubun bekleyişi ise sürüyor.

Antep’te cenaze töreni sonrası provokasyon yürüyüşleri

ANTEP - Antep'teki bombalı saldırıda ölenlerin toprağa verildikten sonra ellerinde Türk bayrakları bulunan gruplar kent merkezinde yürüyüşe başladı. 

Antep'te Karşıyaka Polis Karakolu'na yakın bir alanda düzenlenen bombalı saldırıda ölenler ile Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin'in annesi Perihan Kıymık için düzenlenen cenaze töreninin ardından cenazeler toprağa verildi. Patlamada yaşamını yitiren Süleyman Alkan ve Sena Büyükkonuk'un cenazeleri dün Antep'te, Davut Azak'ın ise memleketi Diyarbakır'ın Ergani İlçesi'nde defnedildiği öğrenildi. Yaşamını yitiren Onur Fikret Aker, Duygu Aker, Almina Melisa Aker, Safi Canbaş, İsmail Daler ve Bakan Şahin'in annesi Kıymık bugün kılınan cenaze namazının ardından toprağa verilirken, Sevgi Gülperi İnanç'ın cenazesi ise ailesinin yaşadığı Adana'ya uğurlandı. 

Cenaze töreninin ardından kentin birçok noktasında gruplar halinde yürüyüşler başladı. Ellerinde Türk bayrakları olan gruplar sık sık "Şehitler ölmez vatan bölünmez" sloganları atarak kentin birçok noktasında geziyor. Yürüyüşlerde hiçbir önlem alınmaması ise olası bir provokasyona davetiye çıkarıyor. 

Bir şüpheli asker ölümü daha

İZMİR - İzmir'de Hitami Yörük adlı asker, kaldığı Merkez Komutanlığa ait cezaevinde ölü bulundu. Yörük'ün intihar ettiği ileri sürüldü.

Türkiye'deki şüpheli asker ölümlerine bir yenisi eklendi. İzmir Merkez Komutanlığı'na ait cezaevinde askerlik yapan Hitami Yörük dün ölü bulundu. Yörük'ün cenazesi Adli Tıp Kurumu'na gönderilirken, Askeri savcılık incelemesinde askerin intihar ettiği ileri sürüldü. 

Savunma Bakanlığı'nın verilerine göre, son 2.5 yılda toplam 252 asker kışlada hayatını kaybetti. Bunlardan 175'inin ölüm nedeni intihar olarak açıklandı. 

Son olarak dün Van'ın Saray İlçesi'ne bağlı Karahisar Köyü'nde bulunan askeri birlikte ismi açıklanmayan bir askerin nöbet kulubesinde kafatasına ateş ederek intihar ettiği iddia edildi.

Kenya’da etnik çatışmalarda 48 kişi öldü

Nairobi - Kenya’nın güneydoğusunda meydana gelen etnik çatışmalarda 48 kişinin öldüğü bildirildi. 

Sahil eyaleti Tana Nehri bölgesinde, Orma ve Polomo grupları arasında dün akşam geç saatlerde meydana gelen çatışmalarda ölenlerin çoğunun kadın ve çocukları olduğunu açıklandı.

Bölge polis şefi Joseph Kitur, AFP’ye yaptığı açıklamada, ‘çok kötü olay’ olarak tanımladığı çatışmalarda 31 kadın, 11 çocuk ile 6 erkeğin öldüğünü söyledi. 

Çatışmanın yaşandığı bölge Kenya’nın en fakir bölgelerinin başında geliyor. Burada yaşayan farklı etnik topluluklar arasında, hayvan ve ot çalımları ile su anlaşmazlıkları nedeniyle yaşanan intikam cinayetleri döngüsü nedeniyle şimdiye kadar yüzlerce kişi hayatını kaybetti. Ancak dünkü olaylar kadar vahşi bir durumla karşılaşılmadı. Dün ölenlerden çoğunun ya palalarla yada diri diri yakılarak öldürüldükleri bildirildi. 

DİSK'ten AKP'ye: Ateşle oynamayın

İstanbul - DİSK Genel Başkanı Erol Ekici, Antep'teki patlama için "Patlayan AKP'nin Ortadoğu taşeronluğudur" dedi, emperyalistlerin Büyük Ortadoğu Projesi'nin halklara daha büyük acılar yaşatağı uyarısında bulundu.

Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Genel Başkanı Erol Ekici, Antep'teki patlama ile ilgili yazılı bir açıklama yaptı.

"Yıllardır söylüyoruz; yıllardır akan kan ve gözyaşı gittikçe çoğalan bir şiddet sarmalı içerisinde halkımızı büyük acılarla karşı karşıya getiriyor" diyen Ekici, Antep'teki saldırının AKP'nin bölge politikalarının direkt bir sonucu olduğuna dikkat çekti.

Büyük Ortadoğu Projesi'nin halklara daha büyük acılar yaşatacağını belirten Ekici, "ABD'nin savaş taşeronluğunu yapmak, halkımızı emperyalist çıkarlar için hedef haline getirmek demektir. Ortadoğu iç savaşlarla, etnik ve dini boğazlaşmalarla kaosa sürüklenirken, Türkiye de bu kaosun parçası olarak Gaziantep'te yaşanılanlar gibi büyük acılarla yüz yüze kalacaktır" dedi.

AKP'nin Kürt sorunu karşısındaki tutumunu da eleştiren DİSK Genel Başkanı Ekici, şunları kaydetti: "Diğer taraftan AKP'nin Kürt sorunu konusundaki baskıcı ve yasakçı tutumu, Kürt siyasi hareketini tasfiyeye yönelik politikaları, demokratik siyasi kanalları kapatması, Kürt sorununa yönelik 'silahlı' çözümü dayatması, kutuplaşma ve çatışmaları gittikçe derinleştirecektir. İçeride ve dışarıda hak, hukuk, adalet tanımayan, baskı ve şiddet kullanmakta dur durak bilmeyen bir hükümetin ülkemizi sürükleyip getirdiği yer ortadadır: Daha fazla şiddet, daha fazla kan ve gözyaşı! Bugünümüzü ve geleceğimizi olumsuz etkileyen bütün bu nedenlerle, Türkiye halklarının geleceğinin karartılmaması ancak ve ancak, ABD'nin Ortadoğu’da uygulamaya koyduğu politikalardan bütünüyle arınması; askeri anlaşmaları feshetmesi, Kürt sorununun çözümü konusunda Kürt halkının demokratik taleplerinin karşılanmasıyla olanaklı olacaktır."

AKP Hükümeti'ne seslenen Ekici, "Ateşle oynamayın! ABD emperyalizminin çıkarlarına odaklanmış dış politika anlayışınızdan vazgeçin" dedi.

AKP ilçe başkanı ihbar etti, bir gerilla hayatını kaybetti

Behdinan - HPG Basın-İrtibat Merkezi (HPG-BİM), Van’ın Özalp ilçesi Kültepe köyü yakınlarında AKP ilçe başkanının ihbarı sonucunda bir gerillanın askerlerle yaşanan çatışmada hayatını kaybettiğini bildidi. 

HPG-BİM, “13 Ağustos günü Van’ın Özalp ilçesi Kültepe köyü yakınlarında AKP ilçe başkanının ihbarı sonucunda işgalci TC ordu askerleriyle gerillalarımız arasında bir çatışma yaşanmıştır. Yaşanan çatışmada 1 yüzbaşı, 1 uzman çavuş öldürülmüş, 2 asker de yaralanmıştır. Yaşanan çatışmada bir yoldaşımız şahadete ulaşmıştır” dedi. 

Yaşamını yitiren Doğu Kürdistan’ın Sine kenti nüfusuna kayıtlı Harun Agiri kod adlı Velsih Parısa hakkında şu bilgiler verildi.

“Doğu Kürdistan Sine doğumlu Harun arkadaş mücadelemize Kürdistan da gelişen özgürlük mücadelesine yoğun ilgi duyarken bir yandan da Önderliğimiz ve Hareketimizi tanır ve derinden etkilenir. Önderliğimizin yeni yaşam düşünce ve eylemleri Harun arkadaşta keskin bir mücadele azmini yaratır. Harun arkadaşımız bu duygu ve düşünceleriyle Kürdistan dağlarında mücadeleye başlar. Devrimsel gelişimi finalleştirmenin büyük heyecanıyla dolu olan Harun arkadaş hızla gelişme sağlamış bir yoldaşımız olarak saflarımızda yerini alır. 

Düşmanın ve sistemin baskılarından kendini her yönüyle kurtararak özgür bir toplumun özgür savaşçısı olmanın sevinciyle dolu olan Harun arkadaşımız emekçi, gelişme yaratan azim dolu özellikleriyle birçok alanımızda aktif mücadele içerisinde bulunur. Harun yoldaşımız 13 Ağustos tarihinde düşmanla girdiği çatışmada kahramanca direnerek özgürlük şehitleri kervanına katılır.”

Kortek Katliamı'nın yıldönümünde 1 köy bombalandı

BEHDİNAN - HPG, Türk savaş uçaklarının Xakurke'ye bağlı Kustan Köyü'nü bombaladığını duyurdu. Bombardımanın Kortek Katliamı'nın 1. yıldönümüne denk gelmesine dikkat çekti. 

HPG Basın İrtibat Merkezi (HPG-BİM), yaptığı yazılı açıklamada Türk ordusunun hava saldırıları hakkında bilgi verdi.

Açıklamada, 21 Ağustos günü 15.30-16.00 saatleri arasında, Medya Savunma Alanları'na bağlı Xakurkê'deki Kustan Köyü'nün Türk ordusuna ait savaş uçaklarınca bombalandığı bildirildi. 

Kortek katliamının yıldönümüne denk gelen hava saldırısında can ve mal kaybı olup olmadığı konusunda herhangi bir bilgi edinilemediği kaydedildi.

Kortek katliamının yıldönümünde 1 köy bombalandı

BEHDİNAN - HPG, Türk savaş uçaklarının Xakurke'ye bağlı Kustan Köyü'nü bombaladığını duyurdu. Bombardımanın Kortek Katliamı'nın 1. yıldönümüne denk gelmesine dikkat çekti. 

HPG Basın İrtibat Merkezi (HPG-BİM), yaptığı yazılı açıklamada Türk ordusunun hava saldırıları hakkında bilgi verdi.

Açıklamada, 21 Ağustos günü 15.30-16.00 saatleri arasında, Medya Savunma Alanları'na bağlı Xakurkê'deki Kustan Köyü'nün Türk ordusuna ait savaş uçaklarınca bombalandığı bildirildi. 

Kortek katliamının yıldönümüne denk gelen hava saldırısında can ve mal kaybı olup olmadığı konusunda herhangi bir bilgi edinilemediği kaydedildi.

HPG: Hakkari’de 5 asker öldürüldü

BEHDİNAN - HPG gerillalarının Hakkari’de operasyona çıkan Türk ordusuna yönelik gerçekleştirdiği eylemlerde 5 askerin öldüğü bildirildi. HPG, Türk medyasında Şırnak'ta 6 gerillanın yaşamını yitirdiği yönünde çıkan haberleri de yalanladı.

HPG Basın-İrtibat Merkezi (HPG-BİM), Hakkari’nin Çukurca ilçesi ve Van-Hakkari yolu üzerinde düzenlenen operasyonlarla ilgili yazılı açıklamada bulundu. 

HAKKARİ'DE 2, HAKKARİ-VAN KARAYOLUNDA 3 ASKER ÖLDÜ

Hakkari’nin Çukurca ilçesine bağlı 49 numaralı karakola bağlı birlikler tarafından 18 Ağustos günü 18.00-19.00 saatleri arasında başlatılan operasyon gücüne yönelik gerillaların bir eylem gerçekleştirdiğini duyuran HPG-BİM, eylem sonucunda 2 askerin öldüğünü, 1 askerin de yaralandığını duyurdu. Eylem ardından Türk ordusunun eylem alanını obüs ve havan toplarıyla bombaladığı bilgisi de verildi. 

20 Ağustos günü Hakkari-Van karayolu üzerinde operasyona çıkan askeri birliği taşıyan askeri konvoya yönelik gerçekleştirilen eylem hakkında da bilgi veren HPG-BİM, 3 uzman çavuşun gerillaların eylemi sonucu öldürüldüğünü bildirdi. 

“Saat 08.30 sularında operasyona çıkan işgalci TC ordusuna yönelik Van-Colemerg yolu üzerinde bir eylem gerçekleştirilmiştir. Jamer tipi bir aracın imha olduğu eylemde 3 uzman çavuş öldürülmüştür” denilen açıklamada eylem ardından alana indirme yapmak isteyen Türk ordusuna ait bir helikopterin dengesini kaybetmesi ardından helikopter pervanesinin bir üsteğmene çarptığı belirtildi. Açıklamada helikopter pervanesinin çarptığı askerin öldüğü, alanda başlatılan operasyonun akşam saatlerinde geri çekildiği bildirildi.

GELİYE DOSKÎ ALANINDAKİ OPERASYON SÜRÜYOR

Hakkari’nin Yüksekova ilçesine bağlı Geliye Doskî alanında Türk ordusu tarafından 18 Ağustos günü başlatılan operasyonun devam ettiğini kaydeden HPG-BİM, 18 Ağustos günü saat 14.30 sularında Glord ve Çeta tepeleri yakınlarında gerçekleşen eylemde 1 askerin öldüğünü açıkladı.

“Aynı operasyon kapsamında saat 15.30 sularında Oramar karakolu yakınlarında araziye çıkan işgalci TC ordusu askerleriyle gerillalarımız arasında bir çatışma yaşanmıştır” ifadelerine yer verilen açıklamada yaşanan çatışmadaki Türk ordu kayıplarının tespit edilemediği kaydedildi. 

6 GERİLLA KAYBI HABERİNE YALANLAMA

Şırnak ile Cudi dağına bağlı Mele alanı arasında Türk ordusunun ayrı bir operasyon düzenlediğine dikkat çeken HPG-BİM 21 Ağustos günü saat 11.00 sularında “işgalci TC ordusunun” operasyon gücüne asker ve mühimmat taşıyan bir skorsky helikopterin gerillalar tarafından vurularak darbelendiği bildirildi. Açıklamada darbelenen helikopterin alandan uzaklaşmak zorunda kaldığı bildirildi. 

Açıklamada ayrıca Türk basınında geçen Şırnak alanında 6 gerillanın yaşamını yitirdiği yönündeki haberler de yalanlandı. 

Gülen'den Erdoğan'a 'istihbarat' talimatı

Haber Merkezi - Fethullah Gülen, Antep saldırısı ardından yayınladığı mesajında bir ülkenin siyasi yöneticisi gibi konuştu. Gülen, “fırsat kollayan insî şeytanlara imkan verilmemesi için başta istihbarat mevzuunda daha hassas olunmasını” istedi. 

Gülen’nin, bir taziye mesajında bile “talimat” vermesi dikkat çekti. Gülen şöyle dedi: “Menfur saldırı münasebetiyle terörü ve bu saldırıları gerçekleştirenleri bir kez daha lanetliyor; içeride ve dışarıda ülkemizin ikbaline pusu kurmak için fırsat kollayan insî şeytanlara imkan verilmemesi için başta istihbarat mevzuunda daha hassas olunması ve her türlü tedbirin alınması dileğiyle bütün milletimize taziyetlerimi sunuyorum."

Fiili olarak iktidarın ortağı olarak görülen Gülen Cemaati, özellikle polis ve yargıya geniş bir şekilde sızarak muhaliflere karşı yürütülen baskı kampanyasının arkasındaki güç olmakla suçlanıyor. 

Gülen’in geçtiğimiz yıl da yaşanan çatışmalar ardından yaptığı bir açıklaması katliama çağrı olarak yorumlanmıştı. Gülen, “ Allah’ım onların da altlarını üstlerine getir, birliklerini boz, evlerine ateş sal, feryatlarını figan sar, köklerini kes, kurut ve işlerini bitir” diye aşırı nefret içeren beddualarda bulunmuştu. 

Geçtiğimiz Temmuz ayında Amerikan iç istihbarat örgütü FBI kendi resmi sitesinde yayınladığı bir bilgilendirmede 'Houston sosyal yardım programı' adı altında işbirliği yaptıkları kurumları sıralarken, bunlar arasında Gülen Enstitüsü'ne de dikkat çekmişti. 

Daha önce Gülen cemaatine ait okulların CIA’nın arka bahçesi olarak da kullanıldığı da iddia edilmişti. 

Almanya'da ilk kez yaygın ve etkili bir medya kuruluşu da geçtiğimiz günlerde Gülen cemaatinin gerçek yüzüne dokundu. Ülkenin önde gelen haftalık haber dergisi Der Spiegel, Gülen için "Mafya Babası" derken, cemaatin korkutucu boyutlarına ulaşmasına rağmen kendisini "hoşgörülü" olarak tanıttığını yazdı.

Şemdinli'de askeri konvoyun geçişinde patlama

HAKKARİ - Hakkari’nin Şemdinli İlçesi’ne bağlı Bağlar (Nehri) ile Zorgeçit (Gerget) köyleri arasında askeri konvoyun geçişi sırasında 4 patlama meydana geldi. Patlama sonrası başlayan çatışmalar sürüyor. 

HPG gerillaları ile Türk ordusu arasında günlerdir çatışmaların yaşandığı Şemdinli’de şiddetli patlama ve çatışmalar yaşandı. Yerel kaynaklardan alınan bilgilere göre; ilçeye bağlı Bağlar (Nehri) ile Zorgeçit (Gerget) köyleri arasında askeri konvoyun geçişi sırasında şiddetli 4 patlama meydana geldi. Patlamanın ardından çatışmaların başladığı bildirilirken, bölgeye de savaş uçakları ve helikopterler gönderildi. 

Barış Meclisi Mersin Girişimi: Irkçı saldırılar endişe verici

MERSİN - Türkiye Barış Meclisi Mersin Girişimi bir basın toplantısı düzenleyerek Antep’teki bombalı saldırı ardından hız kazanan ırkçı saldırıları kınadı.

Türkiye Barış Meclisi Mersin Girişimi Antep’te yaşanan patlamayla ilgili ve son yaşanan siyasal gelişmelerle ilgili Mersin Gazeteciler Cemiyetinde sivil toplum kuruluşlarının temsilcileriyle basın açıklaması yaptı. Açıklamayı okuyan Türkiye Barış Meclisi Mersin Girişimi Sözcüsü Ayşe Aydoğan, patlamanın üzerinden birkaç dakika geçmesinin ardından yaşanan ırkçı saldırıları kınadıklarını söyledi.

“Barış ortamının tesis edilmesinde herkesin üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmesine olan ihtiyaç bir kez daha ortaya çıkmıştır” diyen Aydoğan, sorunların şiddete başvurulmadan çözülmesinin yolunun demokrasiden geçtiğini kaydetti.

Aydoğan,”toplumda öfke, nefret ve kamplaşma duygularının yerleşmesine hizmet edecek yayın ve açıklamalardan kaçınılması hususunda azami gayret sergilenmesi gerektiğine dikkat çekmek isteriz. Bu hususta özelikle de AKP kurmayları ve hükümet yetkililerinin dikkat etmesi toplumsal hassasiyetler açısından önem taşımaktadır” diye konuştu.

Barışa hizmet etmeyecek tutum ve davranışlardan herkesin özenle kaçması gerektiğini ifade eden Aydoğan, saldırıda yaşamlarını yitirenlerin yakınlarına baş sağlığı, yaralılara da acil şifalar diledi.

Patlamada ölen infaz memurunun ailesi resmi tören istemedi

Amed - Antep'te yaşanan patlamada yaşamını yitiren 9 kişinin içinde yer alan İnfaz Koruma Memuru Davut Azak (32)'ın cenazesi dün akşam, Diyarbakır'ın Ergani ilçesinde toprağa verildi. Diyarbakır Valiliği ve Ergani Kaymakamlığı'nın resmi tören yapma isteği, Azak ailesi tarafından reddedildi. Ağabey Haydar Azak, "Kardeşin kardeşi vurduğu bir vatan sağ olacaksa, ben vatan sağ olsun demiyorum" dedi.

Antep'te yaşanan patlamada yaşamını yitiren İnfaz Koruma Memuru Davut Azak'ın cenazesi dün akşam Ergani ilçesine getirilerek toprağa verildi. Diyarbakır Valiliği ve Ergani Kaymakamlığı'nın Azak ailesini arayarak resmi cenaze töreni yapma istekleri, Azak ailesi tarafından kabul edilmedi. 

Ergani Belediyesi Taziye Evi'nde kurulan taziyeye Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker de katıldı. Taziye evine gelişinde Bakan Eker'i karşılayan Davut Azak'ın ağabeyi Haydar Azak, "Sizden özellikle ricam bu kanı durdurun" dedi. 

Davut Azak'ın ağabeyi Haydar Azak, büyük üzüntü yaşadıklarını söyledi. Azak, "Bizim törensiz defnetmek istememizin sebebi bir tarafın vurgulanmaması içindi. Bu kanın durması için herkes elinden geleni yapsın. Acımızı içimize gömüyoruz. İnşallah bu son olsun. Kardeşin kardeşi vurduğu bir vatan sağ olacaksa, ben vatan sağolsun demiyorum. Silah tüccarları bu işin engelleyicisi oluyorsa, hükümet tarafından gerekli adımlar atılmalıdır" dedi.

Express: Kürdistan közü yeniden alevlendi

Paris - Fransız Express dergisi, Antep’te yaşanan saldırının ardından artan gerilimi uzmanlara sordu. Catherine Gouëset’in imzasını taşıyan “Yeniden alevlenen Kürdistan közü” başlıklı haberde, Amerikalı uzman Hanri Barkey herhangi bir soruşturma yapılmadan saldırıdan PKK’nin sorumlu tutulmasının şok edici olduğunu söyledi.

“İki yılı aşkın bir süredir, siyasi çözüm tercihi yerini tüm Kürt siyasi ağlarına karşı baskıya bıraktı” diyen Express dergisi, konuyu üç uzmana sordu. Türk yetkililerin Antep’teki saldırıdan PKK’yi sorumlu tuttuğunu, PKK ve BDP’nin bu saldırıyla ilişkilendirilmeleri reddettiğini kaydeden dergi, Türkiye’de Kürt sorunu uzmanı ve politolog Hamiz Bozarslan’ın şu sözlerini aktarıyor: “İlk kez bir saldırı PKK’ye yüklenmiyor ki PKK de reddediyor. Son yıllarda, PKK sivillere yönelik saldırı yaptığında, pişmanlık duydukları dahil, bunları üstleniyor ve kurbanlara özürlerini sunuyor.”

SORUŞTURMA BAŞLAMADAN PKK’Yİ SUÇLAMAK ŞOK EDİCİ

Lehigh University’den Amerikalı Kürt sorunu uzmanı Henri Barkey, “Ayrıca bir soruşturmanın başlangıcından bile önce yetkililerin PKK’yi suçlaması şok edici” dedi. 

Dergi, PKK’nin Türk ordusuna yönelik düzenlenen saldırılarla pozisyonunu sertleştirdiğine de dikkat çekti. Bozarslan, “PKK, ister barışçıl ister şiddetli olsun, eylem türlerini arttırdı: olağanüstü silahlı eylemler yapıyor ama aynı zamanda propaganda kampanyaları da yürütüyor. Amacı Türkiye’deki Kürt toprağının tümüne yerleşmektir. Eskiden olduğu gibi dakik gerilla eylemleriyle sınırlı kalmıyor” diyor. Dergi, PKK’nin Kosova Kurtuluş Ordusu’nun 1990’lı yılların sonundaki eyleminden esinlendiğini iddia ediyor. 

ÇIKMAZ ERDOĞAN HÜKÜMETİNİN SALT EGEMENLİK HİSSİNDEN KAYNAKLI

AKP’nin “açılım” olarak sunulan tedbirlerin Kürtlere yeteceğini düşündüğüne işaret eden Bozarslan, aksine Kürtlerde ulusal hissin güçlendiği ve artık merkezi devlete karşı tüm Kürt siyasi alanının fikir ayrılığı yaşadığını kaydetti.

Henri Barkey de binlerce Kürdün hiç kanıt olmadan tutuklandığına dikkat çekerken, Fransız araştırmacı ve profesör Jean Marcou da KCK operasyonları kapsamında sivil toplum üyeleri, üniversite öğretmenleri ve aydınlara yönelik tutuklamaları hatırlattı. 

Kürt sorununun içinde düştüğü çıkmazın Erdoğan hükümetinin “salt egemenlik” hissiyle bağlantılı olduğunu ifade eden Bozarslan, “AKP bundan böyle, silah dahil olmak üzere kendi çözümü dayatmayı düşünüyor” diyor. 

PKK’NİN MÜCADELESİ SAYGI UYANDIRIYOR

PKK’nin iç sahnedeki yeri konusunda Borzarslan, “Kürt toplumu nezdinde PKK hem şiddet eylemlerinden dolayı reddediliyor hem de bir referans aktörü olarak değerlendiriliyor” diye belirtiyor. Bozarslan, Kürtlerdeki “PKK üyeleri bizim çocuklarımız, kuzenlerimiz” düşüncesine de dikkat çekiyor. 

“Ayrıca” diyor Henri Barkey de, sonra ekliyor: “Direnişi, NATO’nun ikinci büyük ordusuna karşı 30 yıllık mücadeleden sonra, bir saygıyı dayatıyor.” 

Marcou, AKP’nin PKK ile belirsiz bir ilişkisi olduğuna dikkat çekerek, resmi olarak müzakereyi reddettiğini ancak örgüt ile yakın zamanda kurulan ilişkileri hatırlatıyor. Marcou, “Kürt sorununun çözümünün PKK’nin statüsü üzerine bir tartışmadan geçmesi gerekiyor. Kaçınılmaz bir aktör olarak değerlendirilmeli mi? Örneğin Kürt legal hareketleri, onun aşırılıklarını mahkum ediyor ama onunla ilişki kuruyor” diye ekliyor. 

ÇOK TEHLİKELİ BİR DURUM YAŞANABİLİR

Hamit Bozarslan, çatışmanın 80’li yıllardaki şiddet boşalmasından uzak olduğunu düşünüyor ancak her üç uzman da bölgenin (Irak, Suriye, Lübnan) istikrasızlaşmasının geriye dönüşü getireceğinden endişe ediyor. 

Bozarslan en kötü durumu da dışlamazken, Barkey Kürtlerin yarısı kadarının “geleneksel Kürt bölgelerinde” yaşamadığına işaret ederek, gerilimin devam etmesi halinde “çok tehlikeli” bir durumun yaşanabileceği uyarısında bulunuyor. Uzmanlar, Türk yöneticilerinin bu gerilimi yatıştırmak için her şeyi yapması gerektiğini vurguluyor.