26 Ağustos 2012 Pazar

Dicle Nehri'ne giren 1 çocuk yaşamını yitirdi, 1 çocuk kayıp

AMED - Diyarbakır'ın Bismil İlçesi'nde Dicle nehrine serinlemek için giren 4 çocuktan biri yaşamını yitirdi. 2 çocuğun durumu kritik, 1 çocuk da kayıp. 

Dicle Mahallesi'nde oturan ve yaşları 11 ile 15 arasında değişen 4 çocuk, serinlemek için girdikleri Dicle Nehri'nde suya kapıldı. Olayın duyulması üzerine olay yerine gelen Bismil Belediyesi İtfaiye ekipleri ve çok sayıda yurttaş, yaptıkları arama kurtarma çalışmaları sonucunda Aziz Kahraman (15) ve Fırat Onay (12) adlı çocukları sudan çıkararak Bismil Devlet Hastanesi'ne kaldırdı. Her iki çocuğun durumunun kritik olduğu öğrenildi.

Onlarca yurttaş tarafından yaklaşık bir saat boyunca balık ağları ve balık botlarıyla yapılan arama kurtarma çalışması sonucunda ise, Aziz Kırıcı (13) adlı çocuğun cansız bedenine ulaşıldı. Kırıcı'nın cenazesi Bismil Devlet Hastanesi'ne kaldırıldı. 

Diyarbakır'dan gelen Sivil savunma ekipleri 14 yaşındaki Murat Onay'ın bulunması için arama kurtarma çalışmalarına devam ediyor.

Ahmet Türk: Özgürlüğümüz yakındır

MARDİN - Kızıltepe'de biraraya gelen binlerce kişi, Batı Kürdistan devrimini selamladı. Mitingte konuşan DTK Eşbaşkanı Ahmet Türk, Kürtlerin artık yasaklarla, kirli oyunlarla engellenemeyeceğini vurgulayarak "tüm Kürdistan parçalarında Demokratik Özerkliği yürütmek istiyoruz. Özgürlüğümüz yakındır" dedi. 

İçişleri Bakanlığı'nın yasağına rağmen Mardin'in Kızıltepe İlçesi'nde düzenlenen "Özgürlük yürüyüşünüzü selamlıyoruz" mitingine binlerce kişi katıldı. Mitingte konuşan DTK Eş Başkanı Ahmet Türk, Kürt halkının her yerde özgürlük için ayağa kalktığını vurguladı. Türk'ün "sesiniz Qamişlo'ya, Kobani'ye ulaşıyor. Yüreğimiz onlarladır ben onların direnişini selamlıyorum, başarılar onlara" sözü alkışlarla karşılandı. 

'ONLAR KENDİLERİNE DİNDAR KÜRTLERE ZALİMDİR'

Kürt halkı için yeni bir dönem başladığını ifade eden Ahmet Türk, "Kürt halkı zindan, öldürülme ile mücadele etti. İdris Naim Şahin, mitingi yasakladı; ama siz o yasaklamayı kırarak buraya geldiniz. Kürt halkının birliği ve ittifakıyla biz özgürlüğe ulaşacağız. Kürt halkının isteği demokrasi, özgürlük ve Demokratik Özerkliktir. Biz diyoruz ki tüm Kürdistan parçalarında Demokratik Özerkliği yürütmek istiyoruz. Çalışmalarımızı bu bakımdan büyütüyoruz. Bizim ve Kürt halkının üzerindeki yük büyüktür. Yıllardır özgürlük mücadelesinde büyük bedeller ödedik bugün halk mücadelesine sahip çıkıyor. AKP hükümetinin oyunlarını iyi görelim ve okuyalım. Antep'te bir patlama gerçekleşti, 5 dakika içinde bunu 'Kürtler yaptı' dediler. Bu patlamayı biz kınadık. Bununla Türk halkını Kürt halkıyla karşı karşıya getirmeye çalıştılar. Birçok şehirde BDP binalarını yaktılar. Bugün de iyi görün milliyetçi cephe yeniden oluşturuluyor. Bahçeli diyor ki Hükümet korkmasın ülkücüler onlarla. Biz de diyoruz ki halkımız bunu görün AKP siyaseti yalandır, Kürtlere karşı zulümdür. Onlar kendilerine dindar, Kürtlere zalimdir. Tüm Kürtler bunu görsün" dedi. 

BU YÜZYIL KÜRTLERİN YÜZYILI OLACAK

Mitingin Kürt halkını sesiz bırakmak için yasaklandığını belirten Türk, "Hiçbir siyasi partinin mitingleri yasaklanmadı ama bizden korkuyorlar, özgürlük yürüyüşümüzden korkuyorlar, bizi sessiz bırakmak istiyorlar, bütün çalışmalarımızı yasaklamak istiyorlar. Biz bu kirli oyunu bozacağız. Önümüzdeki günler Kürt halkının günleridir. Burada iyi yürürsek bu yüzyıl Kürt halkının yüz yılı olacak. Kürt halkı mücadelesine sahip çıkarsa özgürlüğümüz yakındır. Bugün sokaklarda siren çalıyorlardı halkın mitinge katılmaması için. Ama halk onlara kulak vermedi, yasaklama, kirli oyunlarla Kürt halkını kandıramadılar artık Kürtler önünü görüyor" şeklinde konuştu.

Türk'ün konuşmasının ardından sanatçı Serhado sahne aldı. Serhado'nun dinletisi ardından kitle Özgürlük Meydanı'na doğru yürüyüşe geçti.

‘Öcalan Ortadoğu’da tüm ezilen halklarının lideridir’

HAKKARİ - Hakkari’nin Yüksekova ilçesinde onbinlerce kişi düzenlenen miting ile Güneybatı Kürdistan Kürtlerinin özgürlük yürüyüşlerini selamladı. Mitingde konuşan DTK Eşbaşkanı Aysel Tuğluk, PKK lideri Abdullah Öcalan’a yönelik İmralı’da 13 yıldır uygulanan ‘zulüm sistemini’ kınayarak, "Sayın Öcalan Kürt halkının ve Ortadoğu’nun tüm ezilen halkların lideridir" dedi. 


Hakkari'nin Yüksekova ilçesinde, Güneybatı Kürdistan’a destek amaçlı düzenlenen "Özgürlük yürüyüşünüzü selamlıyoruz" mitingi büyük bir coşkuyla başladı. Kadın ve çocukların renkli kıyafetlerle katıldığı ve sarı, kırmızı ve yeşil flamalarla süslenen miting bir dakikalık saygı duruşu ile başladı. Açılış konuşmasını yapan BDP Hakkari İl Başkanı Rahmi Kurt, İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin’in Hakkari merkezine gelişine dikkat çekerek, "Ağzının payını alan İdris Naim Şahin ‘Kürt sorununu göremiyorum’ açıklamasına karşı, işte gelirsin Gever’de görürsün diyoruz” dedi.

‘HER YERDE KÜRTLERİN BİR BAHARI OLACAKTIR’

Kurt'tan sonra söz alan BDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Hamit Geylani, Kürtlerin Suriye ilan ettiği Demokratik Özerkliğe dikkat çekerek, Arap baharın Kürtlerin baharına dönüştüğünü dile getirdi. Suriye’deki kazanımların mücadele verilmeden elde edilmiş kazanımlar olmadığının altını çizen Geylani, "Yıllardır orada Kürtler kimliksiz yaşadı. Ama verilen özgürlük mücadelesi sonucunda Kürtler özerkliğini kazandı. Kürtlerin dört parçası vardır. Türkiye, İran, Irak, Suriye. Her yerde Kürtlerin bir baharı olacaktır. Yani her bahar Kürtlerin baharıdır” diye konuştu. Savaşın en büyük nedeni olarak PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerinde yürütülen ağırlaştırılmış tecridi gösteren Geylani konuşmasını şöyel sonlandırdı: "Yıllardır Kürtler Sayın Öcalan üzerindeki tecrit kalksın, operasyonlar dursun, tutuklamalar ve gözaltılar dursun ve Sayın Öcalan’la müzakere edilsin taleplerini dile getiriyorlar. Ama devlet ve hükümet yetkilileri bu talepler karşısında üç maymunları oynuyor. Biz yine bu alanda tekrarlıyoruz Kürt sorunun muhatabı PKK ve Öcalan'dır." 

‘İMRALI İŞKENCE ÇUKURU YIKILACAK, ÖCALAN ÖZGÜRLEŞECEK’

Büyük coşku ve zılgıtlar arasında konuşmasına başlayan DTK Eşbaşkanı Aysel Tuğluk ise, “Gever demek direniş demektir, Demokratik Özerklik demektir, Halkına canını feda etmek demektir” diyerek halkı selamladı. PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın 13 yıldır 'ölüm çukurunda' tutulmasını kınadığını dile getiren Tuğluk, İmralı’da insan hakları, devlet hukuku, evrensel hakların olmadığına vurguladı. Tuğluk, "Bizler bu zulüm sistemini kabul etmiyor, red ediyoruz. Sayın Öcalan başta tüm Kürt halkının ve Ortadoğu’nun tüm ezilen halkların lideridir. Milyonlar Sayın Öcalan’ı iradesi olarak kabul etmiştir. Bunun için Kürt sorunun barışçıl, demokratik muhatabı Sayın Öcalan’dır. Kürt sorununu PKK ve Öcalan’ı dışarda bırakarak çözemezsiniz, çözdürmeyiz. İmralı işkence çukuru Kürt halkının mücadelesiyle yıkılacak ve Sayın Öcalan özgürleşecek” diye konuştu. 

‘BU GERİLLALAR BU HALKIN EVLATLARIDIR’

Şemdinli'de HPG'lilerle kucaklaşmaları sonrası yaşanan tartışmaları hatırlatan Tuğluk, "Bu gerillalar bu halkın evlatlarıdır. Bu halkın içinden çıktılar. Onlar uzaydan gelmediler. Sizin zulmünüz, faşizan uygulamalarınız, inkar ve imha politikalarınıza karşı dağlara çıktılar. Biz elbetteki onları kucaklayacağız. Biz bu kardeşlerimizle sarılırız, kucaklarız bunu böyle bilsinler. Bizi tehdit edebilirler, bu halk olduğu sürece bu tehditler bize vız gelir” şeklinde konuştu. Ana akım medyanın Şemdinli olaylarını doğru yansıtmadığının altını çizen Tuğluk, şöyle konuştu: "Medya Şemzinan’da gerilla olduğu gerçeğini gizledi. Gerilla orada. Şemzinan Kürt hareketinin geldiği yeni aşamayı gösteriyor. AKP’nin, askerin, operasyonların yeni adı Şemzinan’dır. Gerillanın hakimiyeti karşısında bu kadar celalleniyorlar. Şemzinan’da dersler çıkarılması gerekiyor. Erdoğan aklını başına alarak Kürlerle savaştan vazgeçsin. Bu halk bitmeyecektir ve direnişini de artıracaktır. Bu halkın üzerinde artık saltanatınızı sürdüremeyeceksiniz. Bu halk nice diktatörlerin sonunu getirdi, seninde sonunu getirecektir." 

‘ROJAVAYA YAPILACAK MÜDAHALEYİ BİZE YAPILMIŞ SAYARIZ’

Suriye’de Kürtler tarafından ilan edilen özerkliğe de dikkat çeken Tuğluk, orada yapılan kazanımları da selamlayarak, "Halkımız Rojava’da devrimci yürüyüşüyle büyük bir mücadeleyle devrimini yaptı. Rojavadaki hamle devrimci hamledir. Rojavaya yapılacak müdahaleyi bize yapılmış sayarız" diye belirtti. 

Yapılan konuşmaların ardından Koma Nû ve sanatçı Kadir Çat sahne alarak, şarkılarını seslendirdi. 

Mitingin sona ermesinden sonra binlerce kişi çarşı merkezinde bulunan Oslo Oteli önüne doğru yürüyüşe geçti. Yürüyüşü engellemeye çalışan polisler ve gençler arasında çatışma çıktı. Atılan gaz bombası ve tazyikli suya gençler molotof ve taşlarla karşılık verdi. Çatışmalarda ses bombaları da patlarken, olaylar mahallelere yayıldı. Çatışmalar devam ediyor. 

Star, Fatma Şahin’i Almina’nın ölen annesiyle konuşturdu

HABER MERKEZİ - Şemdinli'de BDP'li ve DTK'li heyetin HPG gerillalarının yol kontrolüne takılması ve Antep'teki bombalı saldırı ardından günlerdir annelik kavramı üzerinden kirli bir propaganda yürütülüyor. Kimileri (Esra Elönü adındaki köşe yazarı) BDP'li kadın vekillere ağza alınmayacak hakarete kadar işi vardırıyor. Kimileri de 'şehit edebiyatı' üzerinden, yürüttükleri kan siyasetini maskelemeye çalışıyor. 

Antep saldırısı ardından özellikle bir isim, Bakan Fatma Şahin medyada "annelik" duygularıyla öne çıkar oldu. Saldırıda yaşamını yitiren 1 yaşındaki Almina bebeğin cenaze töreninde verdiği poz, döktüğü timsah gözyaşları herkesi "duygulandırdı."

Günlerdir saldırıyı PKK üzerine yıkma çabaları AKP siyasetinin çıkmazını gidermeye yetmemiş olacak ki, Şahin cenaze töreninden 3 gün sonra yine annelik edebiyatı üzerinden demeçler vermeye başladı. 

Star gazetesinin "Almina'nın minik tabutunu görünce acımı unuttum" başlıklı manşet haberinde teknik olarak da vicdani olarak da bir sorun yok. Sorun Şahin'in yalanlarını, Almina bebeğin de ölmüş olan annesine mal etmesine kadar çirkinleşmesinde...

Habere bakılırsa, "baksana daha çok küçükler" feryadıyla Türkiye'yi gözyaşına boğan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Şahin, o fotoğrafın perde arkasını anlatıyor. Aynı gün annesini kaybeden Şahin'e acısını, saldırıda çocuklarını kaybeden annelerin yürek dağlayan sözleri unutturuyor. 

Şahin, o "duygu patlamasını" nasıl yaşadığını izaha girişiyor. 

“Ölen bebeğin anası bana ‘Bakanım senin anan yaşadı, öldü. Benim bebeğimi, daha dişleri çıkmadan katlettiler’ dedi. Hakikaten bu ifadeler çok ağır ve çok doğru ifadelerdi. Çocuk annesi olarak empati yaptım ve aynı acıyı ben de yüreğimde hissetim. Annenin feryadı bütün dikkatleri o noktaya getirdi.”

Oysa Antep'teki saldırıda 1 yaşındaki Almina bebekle birlikte, asker babası Onur Fikret Aker ve Duygu Aker de yaşamını yitirdi. Yani Duygu Aker'in Bakan Şahin'e bunları söylemiş olması imkansız. Yani Bakan Şahin, çok açık biçimde yalan söylüyor.

Bakan Şahin konuşmasının devamında saldırıda yaşamını yitiren 11 yaşındaki Sena'nın 4 yaşında olduğunu da iddia ediyor. Bunu da yalanlardan biri daha değil de, bir unutkanlık ya da dil sürçmesi olarak kabul edelim. Zira, Almina bebeğin ve annesinin adına yapılmış olan yeterince büyük bir hakaret ve zulüm... İnsanın "Baksana ne büyük yalanlar" diyesi geliyor...

Yüksekova’da gençler miting ardından polisle çatıştı

YÜKSEKOVA - Hakkari'nin Yüksekova ilçesinde yapılan "Özgürlük yürüyüşünüzü selamlıyoruz" mitingin ardından yürüyüş düzenleyen gençler ile polis arasında çatışma çıktı. 

Cengiz Topel Caddesi üzerinde yürüyüşe geçen gençler, barikatlar kurarak mobesse kameralarını taşladı. Polis gençlere gaz bombaları ve basınçlı su ile saldırıda bulundu. Gençlerin taşlarla karşılık vermesi üzerine çatışma başladı. 

Gençler ile polis arasındaki çatışmalar Şemdinli Yolu Caddesi üzerinde devam ediyor. 

Kızıltepe’de binler miting alanında

KIZILTEPE - Kızıltepe’de Güneybatı Kürdistan’a dstek amaçlı düzenlenen "Özgürlük Yürüyüşünüzü Selamlıyoruz" mitingi binlerce kişinin katılımıyla başladı. İçişleri Bakanlığının yasak kararına aldırış etmeyen binlerce kişi, polis barikatlarını aşarak miting alanına akın etti. 

BDP tarafından Kızıltepe Newroz Alanı'nda Güneybatı Kürdistan’a destek amaçlı düzenlenen "Özgürlük Yürüyüşünüzü Selamlıyoruz" mitingi binlerce kişinin katılımıyla başladı. 

İçişleri Bakanlığı tarafından yayınlanan genelge ile yasaklanan miting nedeniyle sabahın erken saatlerinden itibaren kentin birçok alanı ablukaya alındı. İlçelerden gelen binlerce kişi barikatları aşarak mitingin yapılacağı Newroz Alanı'na ulaştı. Özgürlük Meydanı'ndan binlerce kişinin katılımıyla Newroz alanına doğru yürüyüşe geçildi. Yürüyüşe BDP'li milletvekilleri Halil Aksoy, Özdal Üçer, BDP Mardin İl Eş Başkanları Şaban Karakaş ve Sihem Elveren Alp, BDP Kızıltepe İlçe Örgütü, ilçe ve belde belediye başkanları, MEYA-DER, KURDİ-DER, TUHAD-FED ve binlerce kişi katıldı. Kitle yürüyüş boyunca "Biji Serok Apo", "PKK halktır halk burada", "Kızıltepe ovası Apocular yuvası" şeklinde slogan attı. 

Miting alanı yeşil, sarı ve kırmızı bayraklarla donatılırken, alana "Reber Apo'suz dünyayı başınıza yıkarız" pankartı asıldı. Binlerce kişi Kürtçe müzik eşliğinde halaylar çekmeye başladı. Miting alanına girişler devam ediyor. 

Cizre savaş alanına döndü

CİZRE - Cizre’de "Özgürlük yürüyüşünüzü selamlıyoruz" mitinginde polisin saldırısını püskürtüp alana giren binlerce kişi, sokaklarda barikatlar kurdu. İkinci kez kitleye saldıran polis, gerçek silah kullandı. Polis ve kitle arasında çatışmalar devam ediyor. 

Şırnak'ın Cizre İlçesi'nde "Özgürlük yürüyüşünü selamlıyoruz" mitinginin yapılacağı Nur Mahallesi'nde binlerce kişinin miting alanına girmesini engellemek isteyen polis, kitleye 7 zırhlı araçla saldırıda bulundu. Gaz bombalarıyla miting alanını gaz bulutu içinde bırakan polislere halk, ses bombası, havai fişek, molotof ve taşlarla karşılık verdi. Binlerce kişinin direnişi karşısında geri çekilen polisler, miting alanına giremedi. Uzun süren çatışmaların ardından polisler geri çekilirken, takviye birliklerinin gelmesiyle ikinci kez saldırıya geçti. 

Miting alanına giden bütün yollara barikat kuran kitle ile polisler arasında yoğun çatışmalar yaşandı. Polisler gerçek silahlarla mitinge ikinci kez müdahalede bulundu. Çatışmalarda yoğun gaz bombaları kullanıldı. Gerçek silah seslerinin yükseldiği Cizre İlçesi'nde bütün sokaklarda kitle ve polis arasında çatışma yaşanıyor. 

Cemal Kavak Helsinki’de anıldı

HELSİNKİ - Sürgün yaşamına daha fazla dayanmayarak Avusturya’da hayatına son veren Kürt siyasetçi Cemal Kavak, Finlandiya’nın başkenti Helsinki’de düzenlenen bir toplantı ile anıldı. 

Helsinki Kürt Kültür Derneği’nde düzenlenen anmaya onlarca kişi katıldı. Anma, Kavak şahsında Kürdistan özgürlük mücadelesine yaşamını yitirenler anısına yapılan bir dakikalık saygı duruşuyla başladı. Ardından konuşmalar yapılarak sinevizyon gösterimi sunuldu. 

Şex saide Piran Camisi İmamı Mele Nuri, yaptığı konuşmada, Kürt siyasetçi Cemal Kavak’ın geride bıraktığı bir mektubunda belirttiği, “Bana verilen göreve ve misyona layık olamadım” sözlerini hatırlatarak, Kavak’ın geride bıraktığı görev ve misyona sahip çıkacaklarını söyledi. Kürt siyasetçi Mazlum ise, Kavak’ın Kürdistan şehidi olduğunu belirterek, anısını mücadeleyi yükselterek yaşatacaklarını söyledi. 

Anma toplantısı Kavak’ın yaşam ve mücadelesinin anlatıldığı sinevizyon gösterimi ile son buldu. 

Gönüllü muhabir MEHMET ALİ ÇELİK

Irak'tan bir heyet bombalanan köyleri ziyaret etti

KANDİL - Aralarında Irak Parlamentosu Üyesi Adil Abdullah'ın da bulunduğu bir heyet Kandil'de Türk savaş uçaklarınca bombalanan köyleri ziyaret etti. Köylüler Irak ve Güney Kürdistan yönetiminden saldırılara sessiz kalmamasını istedi. 

Türk savaş uçakları 24 Ağustos'ta Kandil'de yine bir katliam provasına girişti. Gece saat 01:30 sularında gerçekleşen saldırıda en fazla Silê köyündeki tavuk çiftliği zarar gördü. Uçakların peşpeşe kazan ve roket bombası yağdırdığı saldırıda, çiftlik sahibi Salih Ahmed yaralandı. 7 bin tavuğun beslendiği çiftlik tamamen yerle bir edildi. Ahmed ailesinin evi ve arabası kullanılamaz hale geldi. 

Aynı dakikalarda Surede köyünde yaylaya çıkan köylüler de saldırıya uğradı. Buradaki saldırıda ise, Ali Bapir isimli köylü şarapnel parçalarının isabet etmesi sonucu yaralandı. En az altı kazan ve roketin isabet etti bağ ve bahçelerin etrafında bulunan köylülere ait koyunlar telef oldu. Hüseyin İbrahim adlı köylünün bahçesi ise tamamen tahrip oldu. 

Mağdur köylüleri, bugün Güney Kürdistan'dan bir heyet ziyaret etti.

Irak Parlamenter Üyesi Adil Abdullah, Kaladize ve Ranya Valisi Öretmen Hamit, Kaladize kaymakamı Hesen Gewre, Sengeser ilçesi Müdürü Abdulrezak Bayiz'in yanısıra heyette, Asayiş, Veteriner ve Ziraat kurumu üyeleri de yer aldı.

Heyet başta bombalanan çiftliğin sahibi Ferman Xıdır Resul ve Salih Ahmed’i dinledi. Resul, bölge Hükümeti'nin sessiz kalmamasını isterken, Parlamenter Adil Abdullah da saldırıyı kınadı.

Kılıçdaroğlu: O kampta kimleri eğitiyorsunuz?

AFYONKARAHİSAR - CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, CHP'li milletvekillerinin girişine izin verilmeyen Hatay'daki kampa ilişkin, “O kampta kimleri eğitiyorsunuz siz? O kampta Müslüman kanı dökülsün diye adam mı yetiştiriyorsunuz siz? dedi. 

Kılıçdaroğlu, Afyonkarahisar'ın Emirdağ ilçesini ziyaret etti. Burada esnafla bir süre sohbet eden Kılıçdaroğlu, parti otobüsü üzerinden de toplanan kalabalığa hitap etti.

Türkiye'nin geldiği noktanın iyi olmadığını, ülkede bir iktidar boşluğunun olduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, Efendim neymiş, 'istihbarat için dışarıdan istihbarat gelsin, ben öyle terörü engelleyeceğim'. Sen kendi özgür iradenle, kendi bağımsız gücünle, kendi istihbaratını yaratmıyorsan, elin kayığına binersen, seni selamete götürmezler, elin kayığına binmeyeceksin" dedi. 

Suriye'de binlerce Müslüman’ın birbirini öldürdüğünü belirten Kılıçdaroğlu, sözü CHP’li milletvekillerinin girişine izin verilmeyen Hatay’da Suriyeli mültecilerin kaldığı belirtilen kampa getirerek, kampta kimlerin eğitildiğini sordu. Kılıçdaroğlu şunları söyledi:

"Silahı kim veriyor? Dün milletvekillerimiz bir kampı ziyaret etmek istediler. Türkiye Cumhuriyeti toprağından söz ediyorum ben. Milletvekillerimize diyorlar ki: Siz bu kampa giremezsiniz. Niye giremiyoruz? Orası ABD üssü mü? Bir milletvekiline 'Siz bu kampa giremezseniz' dediğiniz andan itibaren o kampta gayri meşru işler var demektir…Şimdi ben milletvekillerimi gönderiyorum, 'Vatandaş kaygı içinde ajanlar cirit atıyor, casuslar cirit atıyor, gidin bir bakın' diyorum. Hükümet yasak getirmiş, 'bu kampa giremezsiniz' diye. Niye giremiyoruz? Şimdi ben cevap bekliyorum. O kampta ne var? O kampta kimleri eğitiyorsunuz siz? O kampta Müslüman kanı dökülsün diye adam mı yetiştiriyorsunuz siz? Batının egemen güçleri sizin sırtınızı sıvazlıyor. Ne zamandan beri ulusal Kurtuluş Savaşı'mızı veren bir ülkenin yönetimi kalkıp da batının egemen güçlerinin Ortadoğu'daki taşeronluğunu yapıyor.”

Cizre'de polis gaz bombalarıyla saldırdı

CİZRE - Şırnak'ın Cizre İlçesi'nde "Özgürlük yürüyüşünüzü selamlıyoruz" mitinginin yapılacağı Nur Mahallesi'nde miting alanına giren binlerce kişiye polisler gaz bombalarıyla saldırdı. 

Polisin saldırısına taşlarla karşılık veren kitle, polisi miting alanının dışına çıkardı. Özel hareket polislerinin tüm mahallelerinde konumlandığı ilçede, polis ve kitle arasında çatışma devam ediyor.

Yüksekova’da onbinler miting alanında

HABER MERKEZİ - BDP Yüksekova İlçe Örgütü tarafından, Güneybatı Kürdistan’a destek amaçlı "Özgürlük yürüyüşünüzü selamlıyoruz" şiarıyla düzenlenen 10 binlerce kişinin katılımıyla başladı. Mardin'in Kızıltepe ve Şırnak'ın Cizre ilçelerinde de binler mitinge katılmak amacıyla toplanmaya başladı. 

Hakkari’nin Yüksekova İlçesi'nde, Güneybatı Kürdistan’a destek amaçlı "Özgürlük yürüyüşünü selamlıyoruz" şiarıyla yapılan miting başladı. Mitinge katılacak BDP-DTK heyeti Yüksekova’ya 20 kilometre uzaklıkta bulunan Şekîtan Köprüsü'nde çok sayıda kişi tarafından karşılandı. Konvoy eşliğinde ilçe merkezine giren heyet Oslo Oteli'nin önünde PKK Lideri Abdullah Öcalan, PKK, KCK bayraklarıyla ve davul ve zurnalarla başka bir grup tarafından karşılandı. Karşılama ardından kitle, Eski Cezaevi Kavşağı'na yürüyüşe geçti. Coşkulu yürüyüş sırasında PKK lehine ve Öcalan lehine sloganlar atılırken, AKP aleyhine atılan sloganlar dikkat çekti. 

Miting alanına yakın yerlerde bulunan yüksek binalara ve miting alanına "Münafık Naim’i taşlayan Colemêrg gençliğini selamlıyor, insan olanı insanca karşılarız", "Şemzînan, Çelê ve Oremar’da gelişen devrimci operasyonları Riva’daki devrim ruhuyla selamlıyoruz", "Kürdistan Kürtlerindir işgalci TC ordusu Kürdistan’dan defol” “Ya Önderliğimizin özgürlüğü ya sonuna kadar direniş" yazılı pankartlar ile çok sayıda Öcalan, PKK, KCK ve Mahsum Korkmaz posterleri asıldı. 

Miting alanını dolduran onbinlerce kişi ellerinde bulunan yeşil, sarı ve kırmızı flamalarla alanda renkli bir tablo oluşturdu. 35 derece sıcaklığa rağmen alanda bulunan 10 binlerce kişi, özgürlük ve demokrasi mücadelesinde yaşamlarını yitirirenler anısına gerçekleştirilen saygı duruşunda "Çerxa Şoreşê" adlı marşı hep birlikte okudu. DTK Eşbaşkanı Aysel Tuğluk, BDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Hamit Geylani, Hakkari BDP milletvekilleri Adil Kurt ve Esat Canan'ın da katıldığı miting coşkuyla devam ediyor. 

KIZILTEPE VE CİZRE’DE DE HALK TOPLANMAYA BAŞLADI

Aynı amaçla Kızıltepe ve Cizre’de yapılacak olan mitinglere katılmak üzere de binlerce kişi toplanmaya başladı. Kızıltepe Newroz Alanı'nda düzenlenecek miting nedeniyle sabahın erken saatlerinden itibaren polis ablukası yaşanırken, miting saatinin yaklaşmasıyla İpek ve Cumhuriyet mahalleri ile Özgürlük Meydanı'nda binlerce kişi toplanmaya başladı. Yoğun polis önlemine rağmen halk yürüyüş kollarına akın etti. İçişleri Bakanlığı'nın yasaklanma kararına rağmen Mardin ve ilçelerinden gelen binlerce kişi miting alanına giriş yaptı. Mitingte DTK Eş Başkanı Ahmet Türk'ün konuşma yapması bekleniyor. 

Cizre İlçesi'nde düzenlenecek olan "Özgürlük yürüyüşünüzü selamlıyoruz" mitingini desteklemek amacıyla sabah saatlerinden itibaren Şırnak, Cizre ve İdil esnafı kepenk açmadı. Miting saatinin yaklaşmasıyla halk Şırnak il ve ilçelerinden yüzlerce araçla Cizre ilçesine giriş yaptı. Polis ablukasına rağmen Nur Mahallesi'nde gerçekleşecek miting için Cizre halkı mahallelerde toplanmaya başladı. 

Suriye sınırında infaz

URFA - Urfa'nın Akçakale ilçesinde Halil Yavuz adlı kişi, Suriye sınırında nöbet tutan asker tarafından "dur" ihtarına uydağı gerekçesiyle vuruldu. Yalavuz, olay yerinde yaşamını yitirdi. 

Edinilen bilgilere göre, Halil Yalavuz (28), Zenginova köyünün bulunduğu Suriye sınırında motosikletiyle giderken sınırda nöbet tutan asker tarafından "dur" ihtarına uymadığı iddasıyla vuruldu. Yalavuz, olay yerinde yaşamını yitirdi.

Yalavuz'un cenazesi, otopsi yapılmak üzere önce Akçakale'ye ardından da Urfa Devlet Hastanesi'ne kaldırıldı. Yalavuz'un yakınları morg önünde sinir krizi geçirerek, olaya tepki gösterdi.

Bir gözaltı portresi: Meryem Erbey

MELİHA GÜNDÜZ / MERSİN - Barış Anneleri İnisiyatifi Üyesi 70 yaşındaki Meryem Erbey, bu sabah Mersin'de evlere yapılan baskınlarda gözaltına alındı. 2 çocuğu gerillada, 3 çocuğu cezaevinde, 2 çocuğunu da savaşta kaybetmiş Erbey'in hikayesi, 30 yıllık savaşın özeti gibi... 

Siirt Eruh doğumlu Meryem Erbey, 1992 yılında Siirt'in Eruh İlçesi'ne bağlı Bayramlı Köyü'nden devletin "korucu olacaksınız" baskısına boğun eğmeyerek 8 çocuğu ve eşiyle Mersin'in Toroslar İlçesi'ne göç etmek zorunda kaldı. Fakat zulüm burada da peşini bırakmadı. On yıl içinde onlarca kez gözaltına alındı. Çocuklarının politik kimliği nedeniyle polisler kapısından hiç eksik olmadı. 

ÇOCUKLARI YETMEDİ BİR DE TAZMİNAT İSTEDİLER

Meryem Ana'nın 8 çocuğundan 2'si Kürt Özgürlük Mücadelesinde yaşamını yitirdi. 2 kızı hala gerilla saflarında. Halime 2001 yılında, Zozan ise 2003 yılında dağların yolunu tutmuş. Barış Annesinin hikayesi bununla sınırlı değil. 

Erbey, 16 Temmuz 2006 günü gerilla saflarındaki oğlunun ölüm haberini aldı. Oğlu Mesut Erbey, Batman'ın Gercüş İlçesi'nde devlet güçleriyle girdikleri çatışmada bir arkadaşıyla yaşamını yitirdi. Aynı çatışmada bir polis de yaşamını yitirince İçişleri Bakanlığı aileye 90 bin TL'lik tazminat davası açtı ve parayı vermeyen aileye haciz geldi. 

TORUN POZANTI MAĞDURLARINDAN

Erbey'in diğer kızı Maşallah ise 2 yıl önce "örgüt üyeliği" suçlamasıyla tutuklanarak Karataş Kapalı Kadın Cezaevi'ne gönderildi. Oğlu Abdullah da cezaevinde ve 20 yıl hapis cezası istemiyle yargılanıyor. Erbey'in sadece çocukları değil torunları da devletin hedefinde oldu. 16 yaşındaki torunu Serhat, medyadaki deyimle "taş atan çocuklar"dan. Serhat da çocuklara işkence iddialarıyla gündeme gelen Pozantı Cezaevi'ndeki zulme tanıklık etti. Ve geçtiğimiz ay cezaevinden çıktı. Anne Erbey'in şimdi tek kızı yanında; 18 yaşındaki Dilan... 

Zamanının çoğunu cezaevindeki çocuklarının ziyaretine gitmekle ve barış mücadelesi yürütmekle geçiren Erbey, "örgüt adına faaliyet" yürüttüğü gerekçesiyle, Toroslar İlçesi'ne bağlı Demirtaş Mahallesi'nde bu sabah 05.00 sularında gözaltına alındı. Gözaltına alınanların Salı günü mahkemeye çıkarılacağı öğrenilirken kalp ve tansiyon hastası olan Erbey'in sağlık durumundan endişe ediliyor. 

Patlamadan sorumlu tutulan öğretmen tutuklandı

ANTEP - Antep'in merkez Şehit Kamil ilçesinde 9 kişinin ölümüne neden olan patlama sonrasında gözaltına alınan müdür yardımcısı öğretmen M.H. tutuklandı. 

Antep'te yaşanan patlamanın ardından gözaltına alınan Siverek Şair İbrahim Rafet İlköğretim Okulu Müdür Baş Yardımcısı M.H. getirildiği Antep Adliye binasında savcılık ifadesi ardından tutuklama talebiyle nöbetçi mahkemeye sevk edildi. Nöbetçi mahkeme, M.H’nin ‘yardım ve yataklık’ suçlamasıyla tutuklanmasına karar verdi. 

Osmaniye’de BDP binasına saldırı girişimi

OSMANİYE - BDP Osmaniye İl binasına giren bir grubun saldırıyı gerçekleştiremeden olay yerine gelen polis tarafından karakola götürüldüğü öğrenildi. BDP Osmaniye İl Başkanı Maşallah Çetin, binanın altında toplanan ırkçı grupların da polis tarafından dağıtıldığını ifade etti.

Antep'te yaşanan patlama sonrası BDP'nin binaları ırkçı saldırıların hedefi olmaya devam ediyor. Son olarak BDP Osmaniye İl binasına gelen bir grup saldırı girişiminde bulunmak istedi. Saldırıyı gerçekleştiremeyen grubun binaya cop bıraktığı belirtildi. Konuyla ilgili Dicle Haber Ajansı’na (DİHA) konuşan BDP Osmaniye İl Başkanı Maşallah Çetin, Cumhuriyet Meydanı Güntürk İşhanı'nın 3 katında bulunan il binasına saat 13.00 sularında 5-6 kişinin geldiğini aktardı. Polisin bina önünde yoğun önlem aldığını söyleyen Çetin, "Biz çok olduğumuz için ve arkalarından polis geldiği için sanırım saldıramadılar. Zaten aşağıda da gruplar vardı. Polis bu kişilerin kimliklerini alıp hemen aşağımızda bulunan Çarşı Karakolu'na götürdü. Daha sonra biz de binanın giriş kapısının önünde bir polis copu gördük. Emniyeti aradım ve kendileri olay yerine geldiler. Kendileri bize 'bu olayla ilgimiz yok. Sizin güvenliğinizi sağlamak için çalışıyoruz' dediler. BDP binasının altındaki grupları ise polis müdahale edip dağıttı. Polis bina çevresinde yoğun önlemler almış durumda" dedi.

KCK: Karayılan’ın Murat Filiz isminde bir koruması hiç olmadı

BEHDİNAN - KCK, Türk yetkilileri ile basının Antep bombacısı olarak lanse ettiği Muraz Filiz adlı gerillanın KCK Yürütme Konseyi Başkanı Murat Karayılan’ın koruması olduğu yönündeki iddiaları yalanladı. KCK, “Cemal yoldaşımızın Murat Filiz isminde bir koruması hiçbir zaman olmamıştır” dedi. 

KCK Yürütme Konseyi Başkanlığı, Türk devlet yetkilileri ve basınının Antep’teki bombalı saldırının sorumlusu olarak gösterdiği HPG gerillası Murat Filiz’in KCK Yürütme Konseyi Başkanı Murat Karayılan’ın koruması olduğu yönündeki iddialarına sert tepki gösterdi. KCK, söz konusu iddiaları yalanlarken, “Yalan ve iftirada hiçbir sınır tanımayan AKP, Firaz kod adlı Murat Filiz'in başkanlığımızın, yani Cemal yoldaşımızın koruması olduğunu iddia edebilecek kadar çirkefleşmiştir” dedi.

AKP devleti ve medyasının, özgürlük hareketi ile direnen Kürdistan halkına karşı son dönemlerde tamamen yalan, hile ve manipülasyona dayalı oldukça kirli ve tehlikeli bir saldırı başlattığını kaydedilen KCK açıklamasında şunlar belirtildi:

“Siyasi ve psikolojik yenilgi yaşayan AKP devleti, işgalci Türk ordusunun, HPG gerillaları karşısında Zagros ve Botan'da uğradığı hezimeti gizlemek ve kamuoyunu yalan – yanlış bilgilendirerek yönlendirmek için, olmadık hile ve yalan dolu iftiralara başvurmaktadır. 

HPG, Antep'te gerçekleşen bombalı saldırıyı üstlenmemesine rağmen, sömürgeci basın ve AKP devleti, ısrarla ve ahlaksızca bu olaydan hareketimizi sorumlu tutmaya çalışmaktadır.

Yalan ve iftirada hiçbir sınır tanımayan AKP, Firaz kod adlı Murat Filiz'in başkanlığımızın, yani Cemal (KCK Yürütme Konseyi Başkanı Murat Karayılan) yoldaşımızın koruması olduğunu iddia edebilecek kadar çirkefleşmiştir. 

Oysa gerçek şudur ki, Cemal yoldaşımızın Murat Filiz isminde bir koruması hiçbir zaman olmamıştır. AKP medyası ve kalemşörlerinin buna rağmen bu tür gerçek dışı beyanatlarda bulunması şüphesiz ki, Hareketimizin imajını ve itibarını bozmak ve gölgelemeye yöneliktir. Ancak insanlığa ve Kürdistan halkına karşı hesap veremeyecek kadar affedilemez ağır suçlara sahip olan AKP devletinin bu tür iddiaları, onun suçlarını hiçbir şekilde hafifletmeyeceği gibi, çürüme ve bitiş sürecini de geciktiremeyecektir. 

Hareket olarak sorumluluklarımız gereği, yurtsever devrimci kamuoyunu bu konuda doğru bilgilendirmeyi bir görev olarak bildiğimiz gibi, duyarlı tüm kesimleri AKP’nin bu utanmaz, yalan ve hileye dayalı politikalarına karşı tutum belirlemeye çağırıyoruz. “

KJB'den topyekün direniş ve serhildan çağrısı

BEHDİNAN - Kürt Kadın Hareketi KJB, Türk devletinin Şemdinli'de yaşadığı yenilgiyi örtbas etmek için Kürt halkına dönük kara propagandanın başlatıldığına dikkat çekti. Gültan Kışanak ve Aysel Tuğluk'a dönük saldırıları da tasfiye planının kadın ayağı olarak nitelendirdi. Kürt halkına da topyekün direniş ve serhildan çağrısı yaptı.

KJB Koordinasyonu Şemdinli'de gerilla hakimiyetinin sağlanması ve Antep'teki bombalı saldırı ardından yaşanan gelişmelerle ilgili yazılı açıklama yaptı. Açıklamada, Kürt halkının kader tayin edici ve tarihsel sonuçları olacak bir dönemden geçtiği vurgulandı. "Kürt halkı, artık özgür bir yaşam dışında hiçbir yaşam seçeneğini kabul etmeyeceğini her gün alanlarda ifade etmektedir. Geçen dönem yürütülen direnişle büyük mücadele kazanımları elde edilmiştir, bu kazanımlar ve örgütlü halk gücümüz özgür bir yaşamın Kürdistan coğrafyasında kazanmasına büyük imkân tanımaktadır" denilen açıklamada, bundan korkan Türk devletinin her türlü yol ve yönteme başvurarak Kürt halkının direnişini bastırmak istediği ifade edildi. Devamla, "ancak halkımız Kürdistan sömürgeleştirildiğinden bugüne kadar hiçbir zaman bu saldırılara boyun eğmediği gibi bundan sonrada eğmeyecek, her alanda mücadelesini yükseltecektir. Bu, artık değiştirilemez bir gerçekliktir" denildi. 

'TÜRK DEVLETİ YENİLGİSİNİ GİZLEMEK İSTİYOR'

KJB Şemdinli'de gerillanın alan hakimiyeti ardından Türk devletinin yeni bir kara propagandaya başladığına dikkat çekti:

"Türk devleti en son Şemzinan merkezli gelişen şiddetli savaş durumunu manipüle etmek için her türlü kirli yöntemlere başvurmaktadır. Son dönemlerde faşist AKP devletinin tırmandırdığı özel savaş ve kara propaganda, HPG’nin başlattığı devrimci operasyonu ve bunun karşısında Türk ordusunun yaşadığı yenilgiyi ters yüz etmenin etkili bir yöntemi olarak devreye konulmuştur. Özünde bu yeni bir durum değildir. Türkiye’de özellikle Kürt özgürlük hareketi hamle yaptığı her dönemde bu tür yalan yanlış haberler ve kara propagandalar yapılarak gerçekler ters yüz edilmeye çalışılmaktadır. 20 Ağustos günü Antep’te bir patlama sonucu 9 kişi yaşamını yitirmiş ve çok sayıda insan yaralanmıştır. Faşist AKP devleti bu olayı hiç sorup soruşturmadan ilk andan itibaren PKK’nin yaptığını açıklamıştır. Bu açıklamalar üzerinden AKP’nin özel savaş medyası PKK’nin ve BDP’nin teşhirine başlamış, hedef göstermiştir. Türkiye’de belli bir kesim özel savaş dilini kullanarak sivil halka karşı geliştirilen bu katliamın gerçek failleri olarak AKP’nin savaş ve şiddet politikalarını ve politikalardan yararlanan rantçı-provakatif güç odaklarını yargılamak yerine PKK’ye saldırmaya başlamıştır."

'KÜRT HALKI İÇİN DEVLETİN MEŞRUİYETİ KALMADI'

"AKP devleti bu olayı bahane ederek Türkiye de ırkçı, etnik, ve mezhepsel faşist saldırıları geliştirmeye çalışmaktadır" denilen açıklamada, BDP'nin hedef gösterilerek çok bilinçli bir provokasyon ve linç politikası yürütüldüğü kaydedildi. Açıklama şöyle devam etti:

"Çok bilinçlice geliştirilen bu provokasyon ve linç politikaları ile birlikte Kürt halkının gözünde artık devletin hiçbir meşruiyeti de kalmamaktadır. Halkımızın artık sömürge ve inkâr düzeninin egemenliği altında yaşamaya tahammülü kalmamıştır. Bunu da adeta sürekli serhıldan halinde yaşayarak göstermektedir. Ancak mücadelemizin her geçen gün daha da büyümesini, daha geniş kitlesel çıkışlarla demokratik çözümü zorlamasını hazmedemeyen, kendi iktidarının devamını Kürt sorununun çözümsüzlüğünde gören AKP devleti yeni komplolarla halkımızın demokratik mücadelesini tasfiye etme peşindedir. Bir taraftan çözüm yönünde hiçbir adım atılmadığı halde Kürt sorununun çözümünde gelişme yaşanmış, yol kat edilmiş gibi gösterilerek halkımız ve Türkiye kamuoyu yanıltılmaya çalışılmakta diğer taraftan tasfiye ve katletme konsepti olduğu gibi devam ettirilmektedir. Hala devam eden askeri ve siyasi operasyonlar AKP devletinin Kürt halkının haklı mücadelesini ve onun örgütlü güçlerini tasfiye etme konusundaki niyetini açıkça ortaya koymaktadır."

'TUĞLUK VE KIŞANAK'A SALDIRI, KONSEPTİN KADIN AYAĞI'

KJB, tesadüf eseri HPG gerillalarının yol kontrolüne takılan BDP ve DTP'lilerin hedef alınmasına tepki gösterdi. Saldırıların özellikle kadın vekillere yöneltildiğine dikkat çekti. 

"Emek, demokrasi ve barış bloğunun milletvekillerine yönelik geliştirilen saldırılar tasfiye konseptinin boyutlarını net bir biçimde ortaya koymaktadır. Özellikle Gülten Kışanak ve Aysel Tuğluk’ a karşı geliştirilen linç girişimleri de bu tasfiye planının kadın ayağını bir kez daha açığa çıkarmaktadır. Örgütlü, mücadeleci kadından korkan AKP devleti her fırsatta kadına saldırmakta, tasfiye etmeye çalışmaktadır."

Yaşananları çıplak faşizmden başka bir şey değil sözleriyle nitelendiren KJB, "saldırılarla Kürt iradesinin tasfiyesine seyirci ve sessiz kalınması sağlanmak isteniyor. Ortaya çıkan bu tablo Kürt halkı üzerinde devam eden tasfiye konseptinin devamı ve yoğunlaşmış şeklidir "diyen KJB açıklaması şöyle devam etti:

"Şimdiye kadar direnişi ve tavrıyla imha ve tasfiye konseptinin sonuç almasını engelleyen halkımız ve Kürt kadını bu planı da boşa çıkaracaktır. Gerek dağlarda halkın meşru savunma gücü olarak savaşarak, gerek serhıldanlarda en önde direnerek özgürlük mücadelemize öncülük eden Kürt kadını ve gençliği mücadelemizin zafer aşaması olan bu dönemde de üzerine düşen tarihsel misyonu sahiplenecektir. Bu misyona ve tarihsel göreve sahip çıkmanın yolu ise saldırıların geliştiği her alanda saldırılara cevap vermekle mümkündür. Yasal siyaset alanının halkımıza kapatılmasına karşı verilecek en anlamlı cevap gerilla saflarına katılarak, yeryüzündeki hiçbir gücün yasaklamaya gücünün yetmeyeceği özgür Kürdistan dağlarında direnişi büyütmektir. Halkımızın iradesine, onuruna yapılan bu saldırıların yanı sıra Kürt analarının coplanmasına, yaşlı, çocuk demeden halkımıza sokak ortasına işkence edilmesine karşı da halkı savunmak, bu saldırılara cevap vermekte biz Kürt kadınının görevidir."

'TOPYEKÜN DİRENİŞ VE SERHİLDAN ÇAĞRISI'

KJB son olarak Kürt halkının serhildanları yükseltmesini istedi. Açıklamada şu çağrıda bulunuldu:

"Halkımıza açıkça ve gözü dönmüşçesine saldıran, yaşlı bir insanın üzerine dahi onlarca kişiyle saldıracak kadar zavallılaşan AKP polisinin Kürdistan’da rahatça dolaşması, yaşaması Kürt halkı olarak artık kabul edeceğimiz bir durum değildir. Ayrıca Kürt halkı serhıldanlarda kendi savunmasını en üst düzeyde yapıp, AKP polisinin üstüne yürümelidir. Dönem T.C sömürgeciliğini ve AKP devletini, polisini Kürdistan’dan silme dönemidir. Kürt halkı Kürdistan’da ırkçı-faşist AKP devletinin üstüne yürüyerek özgürlük çığlıkları içinde faşizmi boğmalıdır. Bu yönüyle Kürt halkının, kadının faşist Türk polisine yapacağı her türlü eylem meşrudur, haklı gerekçeleri vardır. Onurlu ve özgür bir gelecek yaratmanın yolu gelişen bu ırkçı saldırılara sesiz kalmayarak cevap vermektir. Bu temelde başta Kürt kadını olmak üzere bütün yurtsever Kürt gençlerini ve halkını nerde olursa olsun topyekün direnişe geçmeye ve Gever, Cizre, Koser ve Amed’te gelişecek olan serhıldanlara yediden yetmiş yediye herkesi bu haklı eylemlere katılmaya çağırıyoruz.

MAZLUMDER: Hükümetin Kürt açılımı Roboskî mezarlığı

Ankara - Türk savaş uçaklarınca gerçekleştirilen katliamda yaşamını yitiren 34 kişi için Ankara’da başlatılan Roboski’ye Adalet Standında son nöbet tutuldu. MAZLUMDER GYK Üyesi Genel Koordinatörü Aktay, katliam faillerinin ilk bayramlarını kutladığına dikkat çekerek, “Bu ülke, katillerin bayram yaptığı bir ülke mi oldu Sayın Başbakan?” diye sordu.

MAZLUMDER, TSK’ya ait F-16 uçakları ile Şırnak’ın (Şirnex) Uludere (Qileban) ilçesine bağlı Ortasu (Roboskî) Köyü’nde 19’u çocuk 34 Kürdün bombalanarak katledilmesinin ardından 2 Haziran günü Konur Sokak’ta açtığı Roboskî’ye Adalet standının son nöbetini tuttu. Nöbetin buradan Diyarbakır’a taşınacağı duyuruldu.

82 gündür “Roboskî’ye adalet gelene kadar #yatıpkalkıpuludere diyeceğiz” yazılı pankart ve katledilen 34 Kürdün fotoğraflarının asıldığı Roboskî’ye Adalet standının son nöbetinde, katliamda yaşamını yitirenler için temsili mezarlar yapıldı, güller konuldu.

‘SİZİN HİÇ ÇOCUĞUNUZ BOMBALANDI MI? BABAMIN BOMBALANDI’

MAZLUMDER’in son adalet nöbetinde yaptığı etkinlik kapsamında ağıtlar dinletti, katliamda yaşamını yitiren 34 kişini hikayeleri anlatılarak şiirler okundu. Reha Ruhavioğlu'nun yazdığı, Irak Sınırında Olay Yoklaması adlı metin Roboskî’ye uyarlanarak yoklama yapıldı. Yapılan yoklamadaki bazı ifadeler ise şöyle: 

“Ben Osman Kaplan’ım; babamın oğluyum, gözü pek, alnı ak… Yoksulluğu ite kaka beş çocuğa bakıyordum… Her bir yaşım bir tesbih tanesi gibi savruldu Roboskî’nin kayalarına, ben böyle ölmemeliydim…

Ben Hüsnü Encü’yüm; tam sekiz yıl hasreti ile kavrulduğum bir evlat müjdesi almıştım. Hayalimde yavrucağımın yüzü, yanımda kardeşimle beraber düştüm toprağa… otuz yıllık ömrümün bakiyesi, yanan bir ceset kokusu…

Ben Hamza Encü’yüm; otopsi raporuna “aidiyeti bilinmeyen kol ve bacak” olarak geçtim ben! 80 kiloluk Hamza’sının on kilosuna iki gün sonra kavuşabildi anam! Bedenimin 70 kilosu Roboskî’nin dağına bayırına savruldu. Anam her dağa, her taşa fatiha okumasın da ne yapsın?

Ben Fadıl Encü’yüm; ‘Yüzümün üstüne kaç yüz düştü’ sayamadım, kaç yüz parçaya ayrıldı bedenim… her birimizin kaç parçası kaldı karlar altında… üç gün aradılar beni, vücut parçalarım bulunamadı, birçoğu gibi ben de eksik gömüldüm… Saatim kolumla beraber kayboldu bulursanız kardeşime verin…

Ben Selahattin Encü’yüm; özlemlerimi soğuk toprağın bağrına gömen ve katırıyla ölenlerdenim. sizin hiç çocuğunuz bombalandı mı? Babamınki bombalandı, kahroldu!

Ben Mahsun Encü’yüm; sabaha çıkamadım, kardeşimi doktora götüremedim, doktorda olan babamın eve dönüp dönmediğini öğrenemedim. Artık büyüyemeyecek, evlenemeyecek, çocuk sevemeyecek, takım tutamayacak, ağlayamayacak, gülemeyecek, aşık olamayacağım.

Ben Savaş Encü’yüm; 14’ünde toprağa düşmüş bir fidanım… Ben doğmadan ömrüm kadar sürmüş ölüm yarışı, ömrümce de sürdü, ma êdî ne bes e!...”

ADALET NÖBETİ DİYARBAKIR’A TAŞINIYOR

AKP Hükümeti’nin Kürt açılımının Roboskî mezarlığı olduğuna işaret eden MAZLUMDER GYK Üyesi Genel Koordinatörü Nurcan Aktay yaptığı açıklamada, Roboskî katliamının 242’inci gününde Adalet standını Diyarbakır’a taşıyacaklarını duyurdu. 

Roboskî’ye Adalet standın da 82 gün boyunca Roboskî’ye ilişkin sözü olan akademisyen, yazar, şair, sanatçı, siyasetçi gibi toplumun her kesiminden insanlarla söyleşiler ve etkinlikler yaptıklarını hatırlatan Aktay, böylelikle herkesin gözü önünde yapılan Roboskî katliamına ilişkin adalet arayışlarını sokağa taşıdıklarını söyledi.

Katliamın üzerinden 8 ay geçmesine rağmen sorumluların açığa çıkarılması noktasında bir adım atılmadığının altını çizen Aktay, Roboskî’li ailelerin randevu taleplerinin dahi Cumhurbaşkanı tarafından yanıtlanmadığını belirtti. 

Bu devletin bütün yetkililerinin adeta ağız birliği etmişçesine konuya ilişkin kör, sağır ve dilsizliğinin açıklamasının mümkün olmadığını vurgulayan Aktay, “Sayın Cumhurbaşkanı, Sayın Başbakan; haksızlığa karşı susanlar dilsiz şeytanlar değil miydiler? Bir masumun haksızca katledilmesi, bütün insanlığın katledilmesi demek değil miydi? 242. gün önce 34 sivil insan, bu devlete ait savaş uçaklarınca bombalanarak katledildiler” diye konuştu.

‘BU ÜLKE KATİLLERİN BAYRAM YAPTIĞI BİR ÜLKE Mİ OLDU SAYIN BAŞBAKAN?’

Aradan geçen 8 aya rağmen, katledilenlerin yakınlarının acıları hala taze iken, katliamın failleri ilk bayramlarını kutladığına dikkat çeken Aktay Başbakan Tayyip Erdoğan’a şöyle seslendi: “Bu ülke, katillerin bayram yaptığı bir ülke mi oldu Sayın Başbakan? 2011’in 28 Aralık gecesinde atılan bombalar adaleti mi parçaladı? Bir devlet, kendi imkânları kullanılarak gerçekleştirilmiş bir katliamın faillerini bulamaz ise sorumluluğunu üzerine almış olmaz mı? Adaletin egemen olduğu ülkelerde çocuklar, devlete ait bombalarla katledilebilir mi? Çocukların, devletin bombalarıyla katledildiği bir ülkede kimse güvende olabilir mi? Kimsenin güvende olmadığı bir ülkede devletin meşruiyeti sorgulanmaz mı?”

Roboskî’ye adalet gelene kadar katliamı gündemlerinden düşürmeyeceklerini belirten Aktay, “Roboskî katliamının faillerinin meçhule karışmasına izin vermeyeceğiz” dedi.

Antep’teki bombalı saldırıya da değinen Aktay, saldırıyı kınayarak aynı duyarlılığın Roboskî içinde gösterilmesini istedi. Aktay, Antep’te yaşamını yitirenler için 9 günlük nöbet başlayacaklarını sözlerine ekledi. 

Bahçeli de vekillere 'dokunmak' için harekete geçti

ANKARA - MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, BDP'li vekillerin dokunulmazlığının kaldırılması için Anayasa'da değişiklik yapılmasını istedi. 

Bahçeli, Anayasa Değişikliğiyle ilgili kanun teklifiyle ilgili yazılı bir açıklama yaptı. Anayasanın 83. maddesinin 2 ve 3. fıkralarında değişiklik talep edilen açıklamada, milletvekili dokunulmazlığının anayasal sınır, içerik ve çerçevesinin tekrar gözden geçirilmesi istendi. Açıklamada, BDP'li vekiller de hedef alındı. 

BDP'li vekillerin Şemdinli'de HPG gerillarının yol kontrolüne takılması ardından Yargıtay sicil incelemesi başlatırken, Van Cumhuriyet Başsavcılığı'nın da fezleke hazırladığı basına yansıdı.