22 Ağustos 2012 Çarşamba

Hükümet şaşırırsa medyası ne yapar?

Maxime Azadi / Haber Merkezi - Türk medyası acınacak bir durumda. Antep saldırısı sonrası iktidara bağımlılığın en rezil halini gösterdi. Öyle ki, hükümet şaşırınca medya da afalladı. Akılsız ve rotasız duruyor. Yönünü kaybetmiş, içinde bulunduğu ırkçılık batağında debelenip duruyor. Bu bağımlılığı nedeniyle artık hükümetin davranışlarından yola çıkarak bu medyanın göstereceği refleksleri öngörmek mümkün. Aynı şekilde medyaya bakarak hükümetin içinde bulunduğu şaşırmışlık da anlaşılabilir. Bugünkü manşetler açık bir şekilde bunu gözler önüne seriyor. Hem şaşırmışlık ve gerçekdışılık, hem de ırkçılık ve düşmanlık. 

SABAH, BEŞAR MEDYASI’NA BİLE TAŞ ÇIKARTTI

Sabah gazetesi “Al Beşar’ı vur PKK’ya” manşeti ile sahibi AKP’nin sesi olurken, Beşar medyasının bile gerisine düştü: “Esad’ın katliamı bayram namazıyla başladı: 150 ölü, PKK ise Hakkari ve Gaziantep’te tuzak kurdu: 10 şehit.” 

Aradaki farkı anlamayacak kadar akıl yoksunu gazete, farkında olmadan ülkede tam bir savaş yaşandığını gösteriyor. Ancak bunu anlamayacak kadar da akıl bağımlısı olduğunu ortaya koyuyor. Türk hükümeti ve medyasının dediğine bakılırsa, Esad rejimi çökecek halde olmasına rağmen o haliyle “güçlü” Türkiye’nin uçağını düşürüyor, her gün sınırlardan geçerek bombalar patlatıyor, karakollara saldırıyor. 

AKİT ÇOCUKLARI DÜŞÜNÜYOR!

Akit gazetesi “Avuçlarında bayram şekeri vardı” başlığı ile ölen 4 çocuğa üzülmüş gibi yapıyor. Oysa AKP rejimi döneminde İHD Diyarbakır Şubesi’ne göre en az 181 Kürt çocuğu katledildi. Son 24 yılda bu sayı 561’e yükseliyor. Ağustos 2011’de Kandil’in Kortek köyünde ölen 7 kişiden 4’ü, Aralık 2011’de ölen 34 kişiden 19’u çocuktu. PKK’nin üstlenmediği Antep saldırısında çocukları hatırlayan gazete ve bu insan müsvetteleri, aynı sayfalarda Kürtlere karşı ırkçılık ve düşmanlık yapacak kadar da insanlıkdışı bir profil sergileyerek biçimsiz duruyorlar. 

RADİKAL’İN GÖRDÜĞÜ NORMALLİK İLE GİZLEDİĞİ ANORMALLİK

Radikal gazetesi, bugünkü sayısında “Ne yani seyir mi edecektik?” manşeti altında, askerlerin yardımına koşan Roboskili köylülerin bu davranışına ilişkin Ortasu Köyü muhtarı Haşim Encü’nün tepkisini öne çıkarmış. Haber, Roboskililerin kendi çocukların katleden askerlere yardımındaki insani açıdan normal duruma dikkat çekerken, aynı şekilde Antep saldırısı bahanesiyle hükümet yetkililerinin ırkçı ve Kürt düşmanı açıklamaları ile sokaklardaki ırkçı saldırıların ortaya koyduğu “anormal davranışları” görmemiş.

TARAF, YALANCILARIN YALANCISI

Taraf gazetesi, katilin AKP rejimi olduğu Kortek katliamında olduğu gibi yine PKK’yi suçladı. Yazar Ahmet Altan, daha önceki yazılarında Başbakan Erdoğan ve hükümete açık açık “yalan söylediğini” belirtse de, aynı yalancı ve sahtekar takımdan AKP sözcüsü ve Antep Milletvekili Hüseyin Çelik’in “Ayan beyan bir PKK saldırı” sözünü manşete taşıyarak, sahte muhalifliğin altındaki rejim bağımlığını gözler önüne seriyor. 

Ahmet Altan da bugünkü yazısında yine zorbanın şiddeti ve söylemleri ile ezilen, sömürülen ve sürekli tehdit adlında olan Kürtlerin söylem ve eylemlerini eşitleyerek “egemen cepheden” bakmaya devam ediyor. Aynı yazıdaki sorgulamalar da hayret verici: “PKK doğru söylüyorsa eğer geriye iki ihtimal kalıyor, Suriye istihbaratı ile Türk devleti. Bu üçünden biri yaptı. Belki de bunlardan ikisi birleşerek yaptı, belki de üçü birleşip yaptı.”

Sormak gerekiyor: Gerçeğe birazcık da olsa yakın duran hangi komplo teorisi bu üçünü birleştirebilir? Eğer bir gerçek arayışı olacaksa, neden sadece üç şüpheli ya da onların birlikteliği? 

CUMHURİYET’İN GÖRMEDİĞİ TÜRKİYE GERÇEKLİĞİ

Cumhuriyet gazetesi “İşte Türkiye bu” başlığını sürmanşetine taşıyarak, Roboskililerin askerlere yardıma koşması ve Roboskili annelerin ölen askerler için döktüğü gözyaşına dikkat çekti. Oysa Türkiye bu değil, orası Kürdistan. Yardıma koşanlar çocukları devlet tarafından katledilmiş, barış ve özgürlük özlemiyle yaşayan Kürt anneleri. Bahsedilen bu Türkiye’nin bir tarafından Roboski katliamını örtmeye çalışan ve yeni katliam planları yapan, tüm insani talepleri reddeden, her saldırı sonrası sokaklara dökülerek Kürt avına çıkan ırkçılık var, diğer yanında savaşın en ağır yükünü taşıyan, 90 yıldır hakları inkar edilen ve bastırılan bir halk gerçeği var. Bahsedilen tabloda empati kuranlar yine Kürt anneleri. Yani baskın bir şekilde tek taraflı bir barış çabası var. Cumhuriyet’in öncelikle Türkiye’nin içinde bulunduğu bu gerçekliği gördükten sonra, karşı tarafı yani kendilerini sorgulaması gerekiyor. 

Cumhuriyet ayrıca bir MHP’linin Özgür Suriye Ordusu’nun PKK’yi kullanmış olabileceği yönündeki sözlerine ilk sayfasında yer vererek, gerçekdışılığın ve şaşırmışlığın en açık örneğini gösteriyor. Gazetecilik saçma sapan her söze itibar etmek değil. 

ZAMAN GAZETESİNİN SEFİLLİĞİ

Zaman gazetesi, patronu Fethullah Gülen’in katliam fetvası verdiğini unutarak, “Çocuk katili olduklarını kanıtladılar” başlığıyla öne çıkıyor. Oysa Gülen’in polisleri daha birkaç hafta öncesinde 11 yaşındaki Mazlum Akay’ı gaz bombası ile katletti. Bu devlet çocuk öldürmeyi çok iyi bilir, medyasına ise çocuk katliamlarını örtmek gibi en rezil ve pis bir suç ortaklığı düşüyor. Zaman’ın sözcülüğünü yaptığı Fethullah Gülen, geçen yılın son aylarında Kürtlere şöyle beddua ediyordu: “Allah’ım onların da altlarını üstlerine getir, birliklerini boz, evlerine ateş sal, feryatlarını figan sar, köklerini kes, kurut ve işlerini bitir.” 

Roboski katliamını görmeyenler arasında yer alan Zaman gazetesi de manşetine askerlerin yardımına koşanları çıkardı. Öyle anlaşılıyor ki Türk gazeteleri Roboskili anneleri Türkiyeli, Antep’teki saldırı gerekçesiyle PKK’lileri ayrıştırma gibi sefil çabalarını sürdürüyor. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder