24 Ağustos 2012 Cuma

'Kandırılmadım, ezildiğim için gerillaya katıldım'

İstanbul - Hatay'da 1 Nisan 2011 tarihinde yaşanan çatışmada yaşamını yitiren 7 HPG gerillasından biri olan Zeki Durdu, medyanın örgüt tarafından kandırıldığı yönünde yapılan haberlere, yaşamını yitirmeden önce yazdığı mektupta cevap veriyor. Durdu mektubunda "Ezilmekten, sömürülmekten, korkutulmaktan kaynaklı gerillaya katıldım" diyor. 

Zeki Durdu, Hatay'ın Hassa İlçesi'nde 1 Nisan 2011 tarihinde yaşanan çatışmada yaşamını yitiren 7 HPG gerillasından biri. Rojvan Tolhildan kod adlı Zeki Durdu, 1982 yılında Malatya'nın Atalar Köyü'nde doğdu. Ailenin 11. çocuğu olan Zeki Durdu ODTÜ Bilgisayar Mühendisliği bölümünde 3 yıl okudu. HPG'ye 2005 yılında Malatya'da katıldı.

Zeki Durdu'nun cenaze töreninde kızkardeşi Songül Durdu, törene katılan puşili gençlere gösterdiği tepki ile gündeme geldi. Törene BDP İstanbul Milletvekili Sabahat Tuncel'in resmi plakalı araçla cenazeye katılması o dönem çok tartışıldı.

Zeki Durdu'nun eniştesi Özkan Dağ, o dönem verilen tepkinin baskı sonucu verildiğini, basınında bunu propaganda malzemesi yaptığını söyledi. Basının Zeki Durdu'nun örgüt tarafından kandırıldığı yönünde yapılan haberlerin yalan olduğunu söyleyen Dağ, Durdu'nun örgüt tarafından kandırıldığı imajı verilmek istendiğini, günlerce haber yapılarak ailenin de hedef haline getirildiğini söyledi.

'SİSTEM İÇİMİZE HASTALIK BULAŞTIRMIŞTI'

Zeki Durdu, 30 Mart 2010 tarihinde yazdığı mektupta, kendi isteğiyle PKK'ye katıldığını ve gerekçelerini sıralıyor. 2006 yılında Anadil kampanyası döneminde mücadelede aktifleştiğini yazan Durdu, okul döneminde PKK'den etkilendiği belirtti. Dersim'de 1996 yılında düzenlediği bombalı saldırı sonucu yaşamını yitiren Zeynep Kınacı (Zilan)'ı tanıdığını yazan Durdu, Zilan'ın yaptığı eylem sonrası devletin baskısının arttığını, bunun da kendisini etkilediğini söyledi. Ezilmekten, sömürülmekten, korkutulmaktan kaynaklı gerillaya katıldığını belirten Durdu, sisteme isyanını şu sözlerle ifade ediyor: "Sistem içimize bir hastalık bulaştırmıştı. Günbegün duygu ve düşüncelerimizi kemiriyor, bizi halsiz, dirençsiz bırakıyordu. Duygu ve düşüncelerimizde yaşam ve özgürlüğü kurutuyordu. Tarihsel ve güncel olarak somut yaşamda ortaya çıkanlar, çıplak sömürü, doğa ve toplumun sömürüsü, yaşanan savaşlar, yıkım, soykırım, açlık, sefalet, duygu ve düşüncelerde yaşananlarda ancak çok cüzi bir yansıması olabilir."

Mektubunda, gerillaya katılmayı özgür yaşama katılmak olarak tanımlayan Zeki Durdu, "Ezilmişliğin ve çaresizliğin silinip süpürüldüğü, her an temizlendiği; insanlığın, yücelmenin, toplumsallaşmanın savaşın kızgınlığında sağlamlaştığı ve yapılandırıldığı büyük yoğunlaşma ve uygulamaya katıldım" diye yazıyor. Mazlumların, Kemal Pirlerin, Beritanların, Zilanların, Erdalların, Mahirlerin iyi bir emir eri olmak istediğini mektubunda yazan Durdu, "bu halkanın, bu zincirin, bu çizginin bir savunucusu olmak istiyorum" diye yazdı.

İnkara ve sömürüye dayalı sisteme isyan eden Durdu, kanla ve yalanla beslenen bu siteme karşı kendi kanının dökülmesi gerektiğini savunarak şunları yazdı mektubunda: "Bizim de kanımız akıyor belki ama bununla özgür yaşam doğuyor, özgür toplum doğuyor, özgür insan doğuyor, özgür Kürdistan doğuyor. Bende böylesi bir süreçte rol alma şansını yakalamış olmanın büyük gururunu ve sevincini yaşıyorum. İnsanlık ve tarih karşısında bir nebze de olsa kirlenmişliğimi aklama imkanı varsa ne mutlu bana. Ne mutlu bana ki yüreğinin en sıcak yerinde bizleri saklayan halkımıza, bedenlerini siper ederek özgürlüğü yaşarken yiğit yoldaşlarımıza karşı birazcık olsun suçlarımıza bağışlatabileceğiz. Zaferin ön günlerinde bulunduğumuzun bilinciyle zafer savaşının keskin kılıcı olmak istiyorum. Toplumsallık ve özgürlüğün sistemin ve düşmanın parçalanmış bedenindeki yaşam parıltısı olmak istiyorum."

Durdu, mektubundan Kürt halkına ilişkin şunları yazdı: "Tarihin en köklü halkıyız. İnsanlık, toplumsallık, komünal yaşam bu topraklarda vücut buldu. Hiçbir zaman zulmedenlerden olmadı. Dağların eteklerinde en zor şartlarda da olsa toplumsallığı, insanlığı, doğuyla bütünlük içindeki yaşam tarzını, direniş tarihini bu güne kadar sürdürdü. Çok doğru saldırıları kırdı. Hiçbir zaman topraklarını terk etmedi. Hayvanlarını yalnız bırakmadı, buğdayını susuz bırakmadı. Ancak eşit, özgür yaşam devletçi sistemin saldırıları sonucu çok şeyini yitirdi. Hala bir kültür olarak güçlü yaşanıyor."

Büyük bir inanç ve heyecan yüklü olduğunu belirten Durdu, mektubunda "Asıl olanın sözden çok onlara dayalı eylem olduğuna inanıyorum" diye yazdı. Son satırlarında "Eylemimin yaşam çizgisinin onurlu bir yanını temsil etmesini diliyorum. Zafer yürüyüşünde etkili bir ön açıcı yan olmasını temenni ediyorum. Ölümü duyguda ve düşüncede ortadan kaldırma eylemi. Bu eylemi adı kaybolan ancak yaşamın hep onuru olacak olan kahraman şehitlerimize atfediyorum. Temsilin sınırlı olacağını biliyorum. Ancak onların açtığı yolda yürümemiz ve o temelde yaşama sahip çıkmanın gerçek mutluluğun olduğunu belirtmek istiyorum. Sözün yeniden anlamla buluşması dileğiyle" diye yazdı.

AİLE ÜZERİNDEKİ BASKILAR ARTTI

Zeki Durdu mektubunda duygularını, beklentilerini, gerillaya katılma gerekçelerini böyle ifade etti. Zeki Durdu 1 Nisan 2011 tarihinde Hatay'ın Hassa İlçesi'nde yaşanan çatışma sonrası yaşamını yitirdi. Yaşanan ölüm olayı sonrası devletin baskısı Durdu ailesi üzerinde arttı.

Kuyuönü Aşağı Bağlar Mahallesinde yaşayan Durdu'nun eniştesi Özkan Dağ, o dönem evinin kapısına çarpı işareti konduğunu ve kapısına yumurta atıldığını söyledi. Zeki Durdu'nun cenazesinin Malatya merkezde defnedilmesi sonrası evlerinin önünde sürekli polislerin beklediği ve bundan rahatsız olduklarını söyleyen Dağ, polislerin kendilerini sürekli taciz ettiğini belirtti. Evlerinin işaretlenmesinin ardından evde kalamadıklarını belirten Dağ, bu kişilerin kendisini takip bile ettiğini söyledi. İHD'ye başvuru yaparak hukuki yardım talebinde bulunduğunu ifade eden Dağ, bir cafesinin olduğunu buraya gelen sivil kişilerin kendisine silah gösterip tehdit ettiklerini aktardı. Daha sonra da cafesinin önünde silah sıktıklarını belirten Dağ, haber verilmesi üzerine polisin "biz ilgileniriz" dediğini, ancak halen olayın sonuçlanmadığını söyledi. Dağ, tehditlerin halen devam ettiğini ama artık önemsemediğini kaydetti. Tehditler ve polislerin evinin önünden beklemesinden dolayı evini başka mahalleye taşıdığını söyleyen Özkan Dağ, polislerin bundan sonra evinin önüne gelmediğini ifade etti.

Kaynak: Etkin Haber Ajansı (ETHA)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder