21 Ağustos 2012 Salı

Katliamın birinci yıdönümünde Kortek kanayan bir yara

HALİT ERMİŞ / KANDİL - 21 Ağustos 2011 tarihinde Türk savaş uçakları Kandil’in Kortek alanında gerçekleştirdiği ve 7 kişinin öldüğü katliamın üzerinden tam bir yıl geçti. Türk devleti uzun süre katliamın sorumluluğunu inkar ederken fertlerini kurban veren ailenin baş vurduğu hiçbir yetkili kurumdan sonuç alınmadı, mahkemeler olayı aydınlatmadı. 

Kortek’te bundan tam bir sene önce yaşanan katliam Türk devletinin PKK’nin 30 yıllık mücadelesinde ne ilk ne de son katliamıydı. Aradan geçen bir yıllık süreçte katledilenlerin failleri de tıpkı kendisinden öncekiler gibi ortaya çıkarılmadı. Katliamda fertlerini kurban veren ailenin geriye kalan üyeleribaşvurdukları hiçbir mahkemeden sonuç alamasalar da katliamın faillerini ortaya çıkarana kadar peşini bırakmayacaklarını belirttiler. 

HEDEFTE HEP SİVİLLER OLDU

30 yıla yakındır Kürdistan’da sürdürülen savaşta kadın, çocuk, yaşlı demeden binlerce insan katledildi. Kortek katliamına uzanan bu cinayetler serisi sadece kuzey Kürdistan’la da sınırlı değildi. Bugüne kadar PKK bahane edilerek Güney Kürdistan’a dönük onlarca kez operasyon gerçekleştirildi. Neredeyse bütün bu operasyonlarda Güney Kürdistan halkı hedef alındı ve katliamlara maruz bırakıldı. 15 Ağustos 2000’de Xınere’deki Kendakole alanına Türk savaş uçaklarının saldırısında siviller doğrudan hedef alındı ve bu saldırıda 40’ı aşkın kadın, çocuk, yaşlı katledildi. 1995’te Zagros dağlarına yapılan operasyonda Mam Reşo isimli Kürt, ailesiyle birlikte bir helikoptere bindirildi ve kilometrelerce yükseklikten atılmak suretiyle katledildi. Yine 1997’de Xakurke’deki Lelkan tepesine yapılan saldırıda ve 2007’de Kandile dönük gerçekleşen hava saldırısında hedef alınan ve katliama maruz bırakılan da yine sivil Kürt halkı oldu. 

BİR AİLEDEN 7 CAN

Hatırlanacağı üzere Kandilde 16 Temmuz 2011’de İran’la PJAK güçleri arasında sınır boyunca çetin bir savaş başlamıştı. Bu savaş sürerken Türk devleti de durumdan istifade etmek için 17 Ağustos’ta medya savunma alanlarına yönelik çok yoğun bir hava saldırısı başlatmıştı. Hava saldırısının ilk gününde Kandilde hedef alınan siviller olmuş, bir köylü evi kazan bombalarıyla yerle bir edilmiş, ev sakinleri ise saldırıdan birkaç dakika önce evlerinden kaçarak katliamdan kurtulmuşlardı. Ancak ilerleyen günlerde hava saldırıları dozajını arttırarak devam etti. Ve tarihler 21 Ağustos öğlen saatlerini gösterdiğinde Kandil dağlarına Türk savaş uçakları çok yoğun bir hava saldırısı gerçekleştiriyordu. O güne dek birçok kez olduğu gibi yine Kortek alanı uçakların hedefindeydi. Savaş uçakları alanı terk ettiğinde katliamın boyutları ortaya çıkmaya başladı. Huseyin Mıstefa, Mêr Mam Kak, Rezan Huseyin, Zana Huseyin, Sonya Şemal, Solin Şemal ve Oskar Huseyin olmak üzere bir aileden 7 insan katledildi. 

KORTEK BİR TESADÜF MÜYDÜ?

Kortek katliamı bir tesadüf müydü? Daha önceki benzerleri düşünüldüğünde aslında Kortek bir tesadüf değildi. O güne kadar yapılan tüm saldırılarda sivillerin katledildiği bir savaşta gerekli kurallara hiç dikkat edilmemiş ve onlarca sivil bu şekilde katledilmişti. Yine aynı dönemde Kandil’e dönük gerçekleşen saldırılarda kandilin sivillerden boşaltılmasına dönük yoğun bir çaba vardı. Irak hükümeti toplama kampları oluşturarak kandilin sivillerden arındırmak istiyordu. Kandil sakinlerine milyonlarca dolar para karşılığında köylerini terk edilmeleri istendi. Türk devleti de bu planın içindeydi. Ancak kandil halkı bu tür girişimlere sert tepkiler göstererek köylerini terk etmeyeceklerini belirttiler. Alan bu tür politikalarla boşaltılmayınca, Türk devleti katliam yolunu seçti. 

Katliamın gerçekleştiği Kortek alanı Ranya-Diyana arasında uzanan karayolu üzerinde bulunuyor. Katliam bu cadde üzerinde seyir halinde olan bir araçta gerçekleşti. Gece-gündüz sürekli işlek olan bu caddenin hedef alınması sivil katliamına açık bir yerdi. Dolayısıyla bütün bu gerçekler göz önüne alındığında bu katliamın tesadüf olmadığı oldukça net bir şekilde ortaya çıkmış oluyor. 

Kortek’te 7 insan çoluk-çocuk paramparça edilmişti. Ancak bu son katliam olmayacaktı. Daha Kortek’in yaraları sarılmamışken 28 Aralık’ta bu sefer Uludere’nin Roboski köyünden katliam haberi geldi. Bu saldırıda da 34 insan aynı akıbeti paylaşıyordu. Roboski katliamı Kortek katliamında uygulanan politik devamlılığını ve kararlılığını ortaya koyması açısından oldukça öğreticidir. 

HEM SUÇLU HEM GÜÇLÜ

Bu katliamların hepsi bütün dünyanın gözleri önünde gerçekleştirildi. Ancak Türk devleti bugüne kadar bir kez dahi suçunu kabul etmedi ve her seferinde yaptığı katliamları inkar etti. Türk devleti bu katliamları kabul etmek bir yana her seferinde katlettiği Kürtleri suçlama yolunu seçti. 

Katliamın görüntülerini yayınlayan ve suçluları dünyaya gösteren, hesap sorulmasını isteyen sadece özgür basın oldu. Türk basını Kortek’in görüntü ve fotoları yayınlandığı ilk andan itibaren durumu çarpıtmaya, meslek ahlak kurallarını hiçe sayarak failleri temize çıkarmaya, katliamın üstünü örtmeye ve manipüle etmeye çalıştılar. Aradan geçen bir yıllık sürede Türk devleti halen bu katliamı yaptığını kabul etmedi. Kabul etmediği için Kürtlerden bir özür dahi dilemedi. Ailenin Güney Kürdistan’ın Qeladize kentindeki mahkemeye başvurusundan da halen bir sonuç çıkmadı. 

KİMSE ARAYIP SORMADI

Katledilen insanların akrabalarının verdikleri bilgilere göre, Türk devleti katliamcı yüzü ortaya çıkmasın diye güney Kürdistan’a baskılar uyguladı ve maalesef bugüne kadar gerçeklerin üstü örtülmeye devam ediyor. Irak’tan bir heyet olay yerinde incelemeler yapmasına rağmen bugüne kadar hiçbir açıklama yapılmadı. Yine aynı kişilerin verdikleri bilgilere göre bugüne kadar ne Güney Kürdistan hükümeti olayın peşine düştü, ne de katliamın yapıldığı yerde başka da bir inceleme yapılabildi. Şimdiye kadar kimsenin kendilerini arayıp sormadığını belirten aile, katliamının hesabının mutlaka sorulmasını bekliyor ve peşini bırakmayacağız, diyorlar. 

Katledilen ailenin akrabalarından Hesen Şex Ömer katliamdan bugüne kadar geçen sürede kimsenin kendilerini arayıp sormadığını, ne Irak ne Güney Kürdistan hükümetinden ne de Türk devletinden kimsenin aileyle bir ilişki kurmadığını, sorumlulardan hesap sormak adına hiçbir şey yapmadıklarına, belirtiyor. 

ANNEMİ, BABAMI, KARDEŞLERİMİ KATLETTİLER…

Katledilen aileden geriye kalan Şervan Hesen “ Annemi, Babamı, kardeşlerimi öldürdüler. Ama bugüne kadar ne arayan ne de soran oldu. Bu katliamın peşini bırakmayan tüm avukatlara, Kürt halkına şükranlarımı, saygılarımı sunarım. Bugüne kadar bu katliamın peşini bir tek onlar bırakmadı, bize sahip çıkanlar bir tek onlar oldu. Ve biz de sorumluların ortaya çıkması için olayın peşini bırakmayacağız” dedi. 

Katledilen Hesen Mustafa’nın kardeşi Yakup Mustafa ise “Bugüne kadar hiçbir başvurumuzdan bir sonuç alamadık. Ancak bu işin peşini bırakmayacağız. Bütün ailemizi katlettiler. Benim ailem katledildi. Ama diliyorum ki bundan sonra bu tür katliamlar yaşanmasın” diyor. Hesen Mustafa’nın annesi Fatma Ömer ise tepkisini şu şekilde dile getiriyor: “Benim oğlumu suçu neydi, hırsızlık mı yapmıştı, Türk devletine düşmanlık mı yapmıştı, ne yapmıştı, neden katledildi? Bunun hesabının sorulmasını istiyorum. Suçsuz günahsız yere katledildiler. Ama kimse sahip çıkmıyor, kimse hesabını vermiyor.” 

KATLİAM BİR DEVLET GELENEĞİDİR

Katliam gerçekleştiğinde Türk devleti PKK’yi suçlamıştı. Hatta katliamın kendileri tarafından yapılmadığına dair bazı gazeteciler tarafından dillendirilmiş ve bu katliam PKK’ye mal edilmeye çalışılmıştı. Ancak daha önce birçok örneği bulunan bu katliam geleneğini değerlendiren KCK yürütme konseyi üyesi Zeki Şengali olayın bu katliamcı Türk devlet zihniyetinin bir örneği olduğunu belirtti. Zeki Şengali daha önce Kendakolede gerçekleştirilen katliama dikkat çekerek arkasından Kortek ve Roboski katliamlarını gerçekleştirenin de aynı zihniyetin sahipleri olduklarını vurguladı. 

Zeki Şengali Kürdistan inkar ve katliam politikalarını yürüten Türk devletinin tekçi, ulus devletçi zihniyetidir. Bugün özgürlük hareketi karşısında zorlandıkça halkı sindirmek, mücadelemizi geri çekmek için böylesi katliamlara başvuruyor. Dün dersimde uygulanan devlet zihniyeti ve politikası bugün Kürdistan’ın dört bir tarafına yayılmaya çalışılıyor. Dolayısıyla Kortek katliamı bu devletin Kürt politikasının, yani inkar ve imha zihniyetinin bir sonucudur, dedi. 

Gelinen aşamada Kürtlerin özgürlükten başka seçeneklerinin olmadığını söyleyen KCK yürütme konseyi üyesi Zeki Şengali, “ aslında bu bir realite. Türk devleti de bu mücadele karşısında çözümsüz kaldıkça saldırganlaşıyor. Ama halkımız Kortek katliamını unutmadı. Katliamın bir yılı geride kalırken o anlar halen yüreklerimizde, gözlerimizin önündedir. Ancak onları yaraları halen sarılamamıştır. Dolayısıyla bütün bu katliamcı uygulamalar bizim özgürlük gerekçemizdir. Halkımız da bu bilinç ve kararlılıkla her zamankinden daha fazla mücadele yürütmelidir.” dedi. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder