28 Ağustos 2012 Salı

Halk İnisiyatifi'nden topyekün boykot kararı

Amed - Kürdistan Halk İnisiyatifi, Türkiye metropollerinde Kürtlere karşı geliştirilen linç saldırılarına misliyle karşılık vereceklerini belirterek, Kürtleri mahkeme ve okulları boykota, TSK’ya askerlik yapmayı reddetmeye ve özerk özgür Kürdistan’ı inşaya çağırdı. Halk İnisiyatifi, “Sömürgeciliğe dair ne varsa devrimci halk savaşı ve Serhildanlarımızla yaşamımızdan ve ülkemizden söküp atacağız” dedi.

Kürdistan Halk İnisiyatifi, ‘Yiğit, Kahraman Kürdistan halkı ve demokratik kamuoyuna’ başlıklı kapsamlı bir bildiri ile Kürdistan’da yaşanan gelişmeleri değerlendirerek, halkı, ‘sömürgeci faşist T.C. devletine karşı’ yaşamın her alanında Serhildan hareketini süreklileştirerek büyütmeye çağırdı. 

ONUR MÜCADELESİ

Kürdistan Özgürlük Hareketi olarak ‘Kapitalist modernite ve tüm yürütücü güçlerine karşı’ çetin bir mücadele sürecinden geçtiklerini kaydeden inisiyatif, bu mücadelelerinin “Egemen ve sömürücü güçlere karşı halkların ve insanlığın onur mücadelesi” olduğunu vurgulayarak şunları belirtti: 

“Destansı özgürlük mücadelemizin zafer süreci olan devrimci halk savaşı Rojava’da özgürlük devrimi, Kuzey Kürdistan’da Zagros, Botan hattı başta olmak üzere, HPG öncülüğünde başlatılan devrimci harekat ile Reber Apo’nun özgürlüğüne ve demokratik özerk özgür Kürdistan’a daha yakınız. An be an varlığımızı tehdit eden faşist sömürgeci güçlerden hesap sorarken, özgür yaşamımızı da adım adım inşa ediyoruz. Devrimci halk savaşı stratejimiz ile gerilla sömürgeciliği Kürdistan dağlarından sökerken bizlerde halk olarak sömürgeciliği, beynimizden, ruhumuzdan, tüm il, ilçe ve köylerimizden yani ülkemizin ve yaşamımızın her alanından söküp atma sorumluluğu ve görevi ile karşı karşıya olduğumuzun bilincindeyiz. İnsanlığın beşiği, tüm özgürlük değerlerinin kaynağı bu kutsal topraklarda Kapitalist modernite ve tüm yürütücü güçlerine karşı, demokratik modernite ve temel dinamiği olan Kürdistan özgürlük hareketi çetin bir mücadele içerisindedir. Bu karanlığa karşı aydınlığın, köleliğe karşı özgürlüğün ve lanete karşı kutsallığın mücadelesidir. Egemen ve sömürücü güçlere karşı halkların ve insanlığın onur mücadelesidir.”

‘TEK GÜNDEMİMİZ ÖNDER APO İLE HALKIMIZIN ÖZGÜRLÜĞÜDÜR”

Bildiride, “Bu onur ve şeref savaşının her koşulda öncüsü ve yaratıcısı, tüm kutsal değerlerin bileşkesi” PKK lideri Abdullah Öcalan’ın 14 yıldır “İmralı işkencehanesinde” tutulduğuna dikkat çekilerek, Öcalan esaret altında olduğu sürece barış ve kardeşlikten, demokratik çözümden söz edilemeyeceği vurgulandı.

“Uluslararası emperyalist güçler ve bölgesel taşeronları bu gerçekten hareketle her dönem önder Apo’yu hedef almışlardır. Namuslu ve şerefli bireyler ve halk olmayı, önder Apo’yla başardık. Nasıl ki var olmayı önder Apo’yla başardık, özgür olmayı da ancak ve ancak önder Apo’yla başarabiliriz. Önder Apo’nun esareti nasıl ki halkımızın ve onurlu insanın esareti ise özgürlüğü de halkımızın ve insanlığın özgürlüğüdür. Önder Apo esaret altında olduğu sürece ne barıştan, ne kardeşlikten nede demokratik çözümden söz edilebilir. Önder Apo esaret altındayken ne özgür ülkeden nede özgür halktan söz edilebilinir. Önder Apo esaret altındayken, yaşamın her alanını direniş ve Sehildan’a dönüştürememek onurlu halk ve insan olmaktan vazgeçmektir, aldığımız her nefes, attığımız her adım devrimci halk savaşımızı güçlendirmiyorsa bu lanetli sömürgeciliğe teslim olmak demektir. Bu nedenle yaşamımızın her anı, ve alanı önder Apo ve halkımızın özgürlüğü için devrimci halk savaşı ve Serhildan’la ilmek ilmek örülecektir. Tek gündemimiz önder Apo’nun özgürlüğü ve halkımızın özgürlüğüdür. Kapitalist modernitenin sunacağı cennet dahi olsa reddediyoruz, çünkü biliyoruz ki sömürgecilerin sunduğu sanal cennetlerinde sadece ve sadece lanetlice bir kölece yaşam ve toplumsallığın inkarı vahşice bir toplum kırım vardır.”

HALKLAR BAHARI

Ortadoğu’da sömürgeci toplum kırım politikalarına karşı Öcalan ve PKK öncülüğünde yürüttükleri mücadele ile ‘Halklar Baharı” yaşandığı belirtilen bildiride, toplum kırım politikalarının öncüsü olarak tanımlanan ‘Sömürgeci T.C.” devletinin “her alanda inkar, imha ve soykırım politikalarını topyekun bir şekilde sürdürerek sonuç almak istediği” ifade edildi. 

“Her gün önderliğimiz, halkımız ve hareketimiz üzerinde terör estirmektedir” denilen bildiride “Sömürgeci, işgalci faşist T.C. devleti yeni yetme münafıkları AKP ve Fethullahçı güçleriyle, tüm değerlerimizi ortadan kaldırmak istemektedir. İşgalci ordusuyla faşist polisiyle, münafık imamlarıyla, tecavüzcü bürokratları ve memurlarıyla, asimilasyoncu öğretmenleriyle, talancı tüccarlarıyla, ırkçı çeteleriyle, şarlatan bakanlarıyla, ahlaksız medyasıyla özgür kürdü bitireceğini hesaplamaktadır” dendi. 

‘HİTLER NE İSE ERDOĞAN DA ODUR’

Hiçbir katliam ve özel savaş yönteminin Türk devletinin Kürdistan topraklarındaki bitişini, tükenişini engelleyemeyeceği belirtilen bildiride, “Sömürgeciliğe dair ne varsa devrimci halk savaşı ve Serhildanlarımızla yaşamımızdan ve ülkemizden söküp atacağız” denilerek devamla şunlar ifade edildi:

“Bir yandan devrimci halk savaşı ve Serhıldanlarımızla varlığımızı korurken, bir yandan da demokratik özerklikle özgürlüğümüzü sağlayacağız. Mücadelemizin geldiği aşama işgalci T.C.’den özgürlüğümüzü talep etmek değil, yılladır yürüttüğü kirli savaşının hesabını sormak, kendi özgür irade ve kimliğimizle destansı mücadelemizle özgürlüğümüzü kazanmaktır . Bunun için sömürgeciliğin Kürdistan’daki varlığına son diyoruz. Halk olarak T.C. faşizminin soykırımını meşrulaştıran tüm kurum ve kuruluşları ahlak ve hukuk dışı olarak görüyoruz. Hitler ne ise Erdoğan’da odur. Hitlerin gaz odaları ne ise sömürgeci T.C. partileri, okulları, mahkemeleri de odur. Bundan sonra önderliğimize başta olmak üzere, halkımızın özgür irade ve statüsünü kabul etmeyen, saygı duymayan hiçbir güç, kurum ve birey Kürdistan’da varlığını sürdüremeyecektir.”

4 MADDE

Bildirinin devamında, 4 başlık altında, Kürtlere karşı linç girişimlerine misliyle karşılık verileceği, Kürt gençlerinin Türk ordusu yerine gerilla saflarına katılacakları belirtilirken, halka okul ve mahkemeleri boykot etme çağrısı yapıldı:

“1-Hem ülkemizi işgal edecek, hem varlığımızı hiçe sayacak, hem faşist ırkçı saldırılarla halkımıza hakaret edip linç etmek isteyecek hem de bu topraklarda meşru olduğunu iddia edeceksin!!! Bu onursuzluğu asla kabul etmeyeceğiz. Halk olarak bulunduğumuz her alanda linç girişimlerine ve faşist saldırılara karşı misli ile karşılık vereceğiz. Bu konuda hiçbir tereddütte mahal vermeden meşru savunma hakkımızı kullanacağız. Özellikle belirtmemiz gerekir ki halkımıza yönelik geliştirilen saldırıları meşru ve hak gören, AKP’nin faşist, arsız, ahlaksız, akorsuz, vuvuzelacılığını ve palyaçoluğunu yapan akılsız Naim Şahin’ine cevaben, başta İstanbul, Adana, İzmir vb metropoller olmak üzere Türkiye ve tüm Kürdistan’da gençlerimizi, kadınlarımızı ve tüm halkımızı aynı yöntemle cevap vermeye, halkımızın yaşadığı her yeri ateş topuna çevirmeye çağırıyoruz.

2-Ruhumuzu ve yüreğimizi öğüten, ülkemizi ve kimliğimizi yabancılaştıran asimilasyon merkezleri olan okullarınıza hiçbir çocuğumuzu, gencimizi göndermeyeceğiz. Nasıl ki eğitim sisteminiz ile bizi biz olmaktan çıkarmayı hedeflemişseniz bizde bu sisteminizi reddederek kendimiz olmayı bileceğiz. Halkımızın bulunduğu her yerde halk toplantılarıyla ve her türlü iletişim araçlarını kullanarak bu kararlığımızı pratikleştireceğiz. Halkımızda bugünden itibaren çocuklarımızı işgalci T.C. devletinin okuluna göndermemeye çağırıyoruz.

3-T.C. faşizminin sömürgeci, ahlak dışı hukuk sistemine tabi olmayacağız. T.C. mahkemeleri hiçbir kürdü yargılayacak meşruiyete sahip değildir. Zaten tüm sorunlarımızın kaynağı olan T.C. mahkemelerinden çözüm beklemek kendimizi inkar etmektir.

4-İşi halkımıza katliamlar dayatmak olan kutsal coğrafyamızı cayır cayır yakan lanetli ordunuza, hiçbir Kürt genci asker olmayacaktır. Bu halkın özgürlük andı içmiş gençleri olarak sömürgeci, işgalci orduya karşı gerilla saflarında yer alacağız.”

BATMAN VE DİYARBAKIR MİTİNGİNE KATILIM ÇAĞRISI

Bildirinin devamında, Yüksekova, Kızıltepe ve Cizre başta olmak üzere, yasaklara karşı alanlara dökülerek büyük direniş sergileyen halkı selamlayan Kürdistan Halk İnisiyatifi, Batman’da ve Diyarbakır’da kadın hareketi öncülüğünde gerçekleştirilecek mitinglere ‘Serhildan ruhu ile’ katılım çağrısında bulundu:

“Tüm bunlara bağlı olarak; Özgürlük ve devrim mücadelemiz, devrimci halk savaşı stratejisi temelinde an be an önderliğimizin ve halkımızın özgülüğüyle taçlanacak bir süreçte bulunmaktayız. Bu süreci onurlu anlamlı bir sonuca kavuşturmakta, ancak ve ancak gerillanın başlatmış olduğu devrimci operasyonlarla birlikte, halkımızda Serhildanlarla işgalci T.C. devletinin varlığını bu kutsal topraklardan söküp tarihin kirli çöp sepetine atmakla mümkün olacaktır. Bu konuda halkımızın ve gerillasının omuz omuza yürüttüğü ve yürüteceği direnişten hiç kimsenin kuşkusu olmasın. Bu temelde başta Gever, Qoser ve Cızir halkı olmak üzere halkımız, faşist T.C. devletinin yasaklamalarını tanımamış, yüksek bir irade ve kararlılıkla ‘şanlı’ devlet iradesini ayaklar altına aldığını göstermiştir. Bu nedenle başta bu üç kentteki halkımız olmak üzere tüm halkımızı bu onurlu tutumundan dolayı selamlıyoruz. Daha yüksek irade ve kararlılıkla, Serhildan ruhuyla 28 Ağustos’ta Batman, 29 Ağustos’ta Amed’te demokratik özgür kadın hareketinin öncülüğünde yapılacak mitinglere katılmaya, Ayrıca her alanda 1 eylül dünya barış günü, ‘’Önder Apo’suz barış asla ve asla’’ şiarı ile alanları doldurup, Önder Apo’suz barışın yine savaş kararı ve gerekçesi olacağını büyük Serhildan çıkışlarıyla cevap olmaya çağırıyoruz.” 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder