28 Ağustos 2012 Salı

Adli Tıp’tan Hediye Aksoy’a ‘cezaevinde ölebilir’ raporu!

İSTANBUL - Adli Tıp Kurumu bir skandala daha imza atarak, görme engelli ve kanser hastası Hediye Aksoy’un “sağlık koşullarının cezaevinde kalmasına uygun olduğunu” savundu.

Görme engelli ve kanser hastası Hediye Aksoy için Adli Tıp Kurumu tarafından cezaevinde kalabilir raporu verildi. Raporda, Aksoy'un ileri derecede görme engelli olduğu yazılmasına rağmen, sağlık koşullarının cezaevinde kalmaya uygun olduğu ileri sürüldü. Raporun detayları ise, Aksoy'a ve avukatına tebliğ edildiğinde ortaya çıkacak. 

Tahliye edilmesi için kadınların günlerce eylem yaptığı Aksoy, hasta tutuklu kadınların simgesi olmuştu. Bir patlama sonucu 18 yıl önce gözlerini kaybeden Hediye Aksoy, 8 yıl boyunca tedavisi yapılmadan cezaevinde tutuldu. 1998 yılında afla cezaevinden çıkan Aksoy 2007 yılında üzerine ifade olduğu gerekçesiyle tutuklandı. İkinci kez tutukluluğu süresinde de tedavi olmayan Aksoy cezaevinde bu defa kanser hastalığına yakalandı. Doktor raporlarında "Yüzde 85 engelli olması, yaşamını tek başına sürdüremeyeceği ve kanser tedavisinin tutukluluk koşullarında yapılmayacağını" belirtilen Aksoy, başvurulara rağmen hala Bakırköy Kadın Tutukevi'nde tutuluyor. Serbest bırakılması için yapılan başvurulara cevap verilmeyen Aksoy, tedavi adı altında ring aracı ile hastaneye götürülürken daha fazla zorluk çekiyor. Aksoy en son hastaneye götürülmesi gerekirken saatlerce ring aracında bekletilmişti. 

Ceza İnfaz Kanunu'nun (CİK) 16. maddesi gereği yaşamını kendi başına sürdüremeyecek durumda engelli olan Aksoy'un serbest bırakılması gerekirken, yasa uygulanmadığı gibi tedavisi de gerektiği gibi yapılmıyor.

HER GÜN KENDİMİ YARALIYORUM

Hediye Aksoy, Türk Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e yazdığı mektupta durumunu şöyle anlatmıştı: 

“2009'da şartlı serbest bırakılmam için aldığım raporda gözlerimden dolayı yüzde 85 tek başına yaşayamaz raporum var. Göremediğimden kapıya, duvara, ranzaya çarpmadığım, kendimi yaralamadığım gün olmuyor. En temel ihtiyaçlarımı başkalarının yardımıyla giderebiliyorum. Yeterince beslenemiyor, rutubetten dolayı soluk almakta zorlanıyorum. Bu koşullar varolan hastalıklarıma yenilerini ekledi. 2009'da bağırsaklarımdan 'benler' alındı. 2010'da göğsümdeki kitlenin kanser olduğu anlaşıldı. 2011'de ameliyat oldum. Karın boşluğumda tedavi edilmeyen bir kitle var. 2011'de gittiğim aynı hastane tam aksi yönde rapor verdi. Halbuki göremediğim ve kanser teşhisi daha önce yazılıydı. Dışarıda çatışmalarda gençler ölüyor, güpe gündüz şehrin sokaklarında kadınlar erkekler tarafından öldürülüyor. Cezaevinde ise hasta tutuklular tedavi edilmeyerek öldürülüyor...”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder