20 Ağustos 2012 Pazartesi

İnsanlığın vurulduğu yer: Kortek

NİLAY EGELİ - "Bir insanın ölümüne neden olmak alemin ölümüne neden olmak gibidir. Türkiye bugün insanlığın vicdanı olarak dünyanın yitirdiği erdem ve faziletlerin rehberliğini yapan bir ülkedir. Emin olun ki bütün insanlık bize bakıyor Türkiye'ye bakıyor, herşeyimizle bütün dünyanın gündemindeyiz."

Türkiye Başbakanı Tayyip Erdoğan, bu sözleri bundan bir yıl önce, 21 Ağustos akşamı katıldığı bir iftar yemeğinde sarfetti. Erdoğan'ın dediği gibi bütün insanlık o gün duyduğu haberle Türkiye'ye bakacaktı ancak gıpta ile değil öfkeyle; Türkiye bir kez daha gündeme gelecekti ama erdem ve faziletle değil, bir katliamla... Erdoğan'ın konuşmasından fazla değil, birkaç saat önce Türk savaş uçakları Güney Kürdistan'ın Kortek bölgesinde bir aileyi yok etti. Aralarında 7 aylık bir bebeğin de bulunduğu 7 sivil katledildi. 

Kürtlerin "Kimyasal Necdet" olarak adlandırdığı Necdet Özel'in Genelkurmay Başkanlığı'na getirilmesinden hemen sonra Türk devleti bildik bir yönteme yeniden başvuruyor, 'PKK'yi ortadan kaldırma' amacıyla Güney Kürdistan'a hava harekatları düzenliyordu. Genelkurmay hava saldırılarında 90-100 PKK militanının öldürüldüğünü iddia etse de, köyler bombalanıyor sivillerin can güvenliği tehdit ediliyordu. Saldırılarda bir ev yerle bir oldu, köylüler birkaç dakika öncesinde evden çıktıklarından şans eseri can kaybı yaşanmadı. 

BİR AİLE YOK OLDU

17 Ağustos 2011'de başlayan saldırılar, 5. gününde katliama dönüştü. Savaş uçakları, Kortek-Ranya yolu üzerindeki Bolê köyü yakınlarında sivillerin bulunduğu seyir halindeki aracı hedef aldı. 

Araçta bulunan 4'ü çocuk 7 sivil yaşamını yitirdi. Katliamda yaşamını yitirenlerin tümü aynı ailedendi:

Baba Hüseyin Mustafa, 

Anne Mêr Mam Kak, 

34 yaşındaki Rezan Hüseyin

11 yaşındaki çocuğu Zana Hüseyin

10 yaşındaki Oskar Hüseyin

4 yaşındaki Sonya Şemal

Ve 7 aylık bebek Solin

Kandil halkı, daha yaşamı tanıma şansına eremeyen 4 çocuk ile hamile olan Rezan Hüseyin Mustafa, anne Mer Haci Mam ile Hasan Mustafa'nın ancak parçalarını toplayarak toprağa verebildi. Cenaze törenine sadece Ranya'dan değil, Güney Kürdistan'ın her yerinden binlerce kişi katıldı. 

GÜNEY'DE İLK KEZ CANLI KALKAN EYLEMLERİ

Katliam büyük bir infiale neden oldu. Başta Güney Kürdistan olmak üzere Kürtlerin yaşadığı her yerde kitlesel protesto gösterileri düzenlendi. 

Türk devletinin gerilla ile halkı birbirinden koparma, bölgeyi insansızlaştırma planı burda da tutmadı. Güney Kürdistan halkı topraklarını terketmeyi reddettiği gibi, bir ilke imza atarak Medya Savunma Alanları'na Canlı Kalkan eylemini başlattı. 

Hewler, Süleymaniye, Kerkük, Maxmur, Zaxo, Germiyan ve daha birçok merkezden çoğunluğu gençlerden oluşan yüzlerce kişi askeri operasyonlara karşı bedenini siper etmek üzere yollara düştü. Canlı Kalkan eylemcileri birçok kez Güney Hükümeti'nin asayiş güçleri tarafından engellendi, şiddete maruz kalan gençler gözaltına alındı ancak yürüyüşlerinden vazgeçmedi. Eşzamanlı bir eylem de Kuzey Kürdistan'da başlatıldı. Barış Anneleri öncülüğünde 16 kentten onbinlerce kişi Habur Sınır Kapısına yürüyerek Hasan ailesinin acısını paylaştı. 

Halkın tepkisi üzerine Güney Kürdistan Parlamentosu da harekete geçti. Gerçekleşen olağanüstü oturumda Güney Kürdistan hükümetine "Türkiye’yi Lahey Adalet Divanı’na götür” çağrısında bulunuldu. Af Örgütü de, Türk yetkililerini olayla ilgili adil ve bağımsız bir soruşturma açmaya davet etti. 

ATALAY'IN KORTEK İTİRAFI

Türk devleti ise aradan geçen bir yıla rağmen katliamı üstlenmedi. AKP'li Beşir Atalay, Roboski katliamı ardından katıldığı bir programda "Ağustos'tan beri devam eden operasyonlarda Uludere'den önce bir tek hata oldu. O da Irak bölgesindeydi" diyerek katliamı itiraf etmiş oldu. 

Kürtler sözkonusu olduğunda her türlü katliamı, baskı ve şiddeti perdeleme gayretinde olan Türk medyasının Kortek Katliamı konusunda da tavrı ibretlikti. Taraf gazetesi işi,"PKK açıklayamazsa, o “ölümlerin” hesabı ona yazılır" demeye kadar vardırdı. 

Katliamın üzerinden bir yıl geçti, Türkiye hâlâ hava saldırıları ve operasyonlarla "çözüm" derdinde. Türk medyası susarak bu katliamların ortağı olmaya devam ediyor. Katliamla ilgili bir yıl önce yapılan açıklamalar ise suya yazılmış söz olmaktan öteye geçemedi. Ne Güney Kürdistan hükümeti, ne katliam yerinde inceleme yapan heyet, ne de uluslararası kurumlar olayın takipçisi olmadı. Hasan ailesinin Qeladize Kent Mahkemesi'ne yapmış oldukları başvuru da sonuçsuz kaldı. İnsanlık hala vurulduğu yerde, Kortek'te can çekişiyor...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder