6 Ağustos 2012 Pazartesi

TEM polisinden tecavüz itirafı

BAKIRKÖY CEZAEVİ - Zeynep Kuray - İstanbul Terörle Mücadele Şubesi’nin MLKP masasında görev yapan sivil polisten 20 yıl itirafı geldi: ‘’Biz bu işi nefissiz yapıyoruz’’.

İşkenceci Sedat Selim Ay’ın terörle mücadele şubesinde (TMŞ) sorumlu İstanbul Emniyet Müdür Yardımcılığına atanması skandalının yankıları sürerken, 21 Haziran 2012 tarihinde MLKP örgütüne yönelik eş zamanlı yapılan operasyonlarda gözaltına alınıp tutuklanan Özlem Cihan Çağlayan Adalet Sarayı’nda Ay’ın ekibinde yer almış ve halen TM3 masasında görev yapan bir sivil polisin gözaltındaki tecavüz itiraflarına tanıklık ettiği gibi tecavüz edilmekle tehdit ettiği ortaya çıktı. 

Gözaltında savcılık aşamasına kadar çeşitli işkencelere maruz kalan Cihan, savcı ifadesi öncesi dört TM3 polisine arkadaşları Asiye Zeybek Güzel ve Muhabbet Kurt’a yaptıkları tecavüzü yüzlerine vurunca, 20 yıldır TMŞ MLKP masasında görev yapan sivil polisin verdiği cevap tüyler ürpertti. ‘‘Biz bu işi nefissiz yapıyoruz diyerek gözaltında tecavüz işkencesini itiraf eden 50 yaşlarındaki polis Cihan’ı da, ‘’sana yapmadık diye mi gocunuyorsun, o nedenle mi konuşmuyorsun’’ diye tehdit etti. Süleyman Yeter’in 1996 yılında işkencede katlini de reddetmeyen polisin, ‘’20 yılı devirdim. Sapa sağlam ayaktayım. Bana kimse ulaşamadı. Ulaşamaz da’’ demesi is, Sedat Selim Ay başta olmak üzere devletin tecavüz politikası uygulayıcılarını nasıl da koruyup terfi ettirdiğini ortaya koydu. 

‘’SIFIR TÖLERANSIN’’ FOTOĞRAFI

İstanbul Terörle Mücadele Şubesi polislerin, ‘’burada artık işkence olmaz, geçmişte kaldı o’’ diye dursun, bir ay öncesine kadar MLKP davasından yargılanan ve Bakırköy L Tipi cezaevinde tutuklu bulunan Özlem Cihan’ın başından geçenler, askeri vesayet döneminden AKP’nin iktidar dönemine kadar, söz konusu devrimci kadınlar olunca gözaltında tecavüz ve işkencenin nasıl da bir devlet politikası olduğunu gözler önüne serdi. 

Özlem Cihan 21 Haziran 2012 polis baskınından itibaren yaşadıklarını şöyle anlattı: Gözaltına ilk alınma anında ağır silahlar kafamıza dayandı ve ‘’yere yat’’ komutuyla karşılaştı. Yatmayınca, kaba kuvvet kullanılarak yatırıldı. Üzerimizde tepindiler, ters kelepçe takıldı. Bir süre sonra, ‘’kalk’’ komutuyla karşılaştık, kalkmayınca yine kaba kuvvet ile kaldırıldık. Sürüklenerek mekandan çıkartılırken slogan attığım için duvara sertçe atıp, boğmak suretiyle boğazım sıkıldı. Arkadaşım da o esnanda yüz üstü yere yatırılmış darp ediliyordu. 

İŞKENCEYE ‘’ZORUNLU PROSEDÜR’’ KILIFI

Vatan TMŞ’de işkence devam etti. 2006 yılında gözaltına alınmış olduğumdan, ellerinde parmak izim ve fotoğrafım olmasına rağmen ‘’zorunlu prosedür’’ adı altında aynı şeyleri dayattılar. Bu keyfi uygulamaya tepki gösterdiğimde ise darp edilerek yere yüz üstü yatırıldım, kollarımı kırarcasına baskı uygulayarak, bükerek zorla parmak izi aldılar fotoğraf çekimi de aynı işkenceyle sürdü. Saçlarımı çekerek, duvara sıkıştırarak, zorla fotoğraf çektiler. Bende onların bu işkencesine sloganlarla yanıt verdim. DNA-Tükürük örneği de aynı zora dayalı yöntemlerle alındı. 

TUVALET İHTİYACI DA KEYFE BAĞLI

Tuvalet, lavabo ihtiyacını da eziyete çevirdiler, kendi keyiflerine göre davranarak gözaltındakilere defalarca kez seslenmesi hücre duvarlarına vurulması sayesinde bu ihtiyaçlarımızı karşıladık. Görevlerini yerine getirmeleri hususunu hatırlatınca, “Size hesap mı vereceğiz?” diyerek yanıtladılar. Adli Tıp’a götürülürken, araçta, adliye’nin bekleme salonunda arkadaşlarımızla yan yana oturmamız ve konuşmamız dahil yasak edilmek istendi. “Kalk, şuraya otur, konuşma!” diyerek bizleri yönetmeye çalışıyorlardı. Onların bu faşizan-asker komutlarını reddettik ve arkadaşlarla konuşmamızı sürdürdük.

“NEFİSSİZ YAPIYORUZ BU İŞİ”

Çağlayan Adliyesi’nin koridorunda beklerken, bana eşlik eden 4 Tim-3 polisin içinde öyle biri vardı ki yüzü bana hiç yabancı değildi. En az 20 senedir TMŞ MLKP Timinde polis olduğunu söyleyen, alnı açık, kır saçlı, şişmanca, 50 yaşlarında bir tipti. Onlara Asiye Zeybek Güzel ve Muhabbet Kurt’a yaptıkları tecavüzü hatırlatınca, söz konusu polisin verdiği yanıt karşısında dondum kaldım. Polis, “Biz o işi nefissiz yapıyoruz. O anda nefsimiz yok. Ne o sana yapmadık diye mi gocunuyorsun?” dedi. “İşte bak tecavüzcülüğünüzü, işkenceciliğinizi nasıl da itiraf ediyorsunuz” diye üsteleyince, tekrar tekrar, “Biz nefsimiz olmadan yapıyoruz, sana yapmamızı mı istiyorsun, onun için mi konuşuyorsun?” diye cevap verdi.

DEVLET İÇİN YAPTIK RAHATIM

Dinden imandan bahsettiklerini, bir de tecavüz ettikten sonra insanların suratına utanmadan bakacak kadar alçak olduklarını söylediğimde, görev icabı yaptıklarını, dinine bağlı olduğunu, Allah’ın önünde huzurlu olduğunu söyledi. Mutlaka bir gün yaptıkları işkencelerin hesabını vereceklerini hatırlatınca ise, tüm rahatıyla pişkince gülerek, “Bugüne kadar çok duydum bunları. Bak göbek büyüttüm. 20 yılı devirdim. Sapasağlam ayaktayım. Cezalandırılanlar başkaları oldu. Bana kadar hiç kimse ulaşamadı. Ulaşamayacağını bildiğim için de rahat geziyorum” dedi. Süleyman Yeter’in de çalıştığı TMŞ’de katlettiklerini söyleyince, bunu da reddetmedi, infazı kabul etmiş oldu.

GÖRÜŞECEĞİZ TEHDİDİ

“Tutuklandıktan sonra, sivil polis aracıyla Bakırköy Hapishanesi’ne getirildim. Hapishanenin kapısından içeriye girerken, itiraflarda bulunan polisin sürekli yanında duran 30 yaşlarında, kumral, beyaz tenli, kilolu TMŞ polisi kelepçelerimi çözerken, “Özlem sonra görüşürüz” tehdidinde bulundu. Ben de aynı şekilde “Görüşürüz” dedim.”

“Sene 90’lar değil 2012 Haziran. Yaptıkları tecavüzleri, infazları, katliamları savunan, istedikleri zaman da aynı biçimde uygulayan bir polis ve devlet gerçeği var” diye dikkat çeken Cihan, Pozantı hapishanesinde tutsak Kürt çocuklarına tecavüz edilmesi, İstanbul’da geçen hafta Selim Gönen isimli Devrimcinin katledilmesi ve son olarak ta İstanbul Emniyet Müdür Yardımcılığı’na işkenceci, tecavüzcü, katil bir polis olan Sedat Selim Ay’ın atanması bu pratiğin son örnekleri olduğunu vurguladı.

POLİS TEŞHİS EDİLECEK

Kendisine ulaşılamayacağını övünerek anlatan söz konusu polisin avukatları aracığıyla teşhis ettireceğini duyuran Cihan, ‘’Mutlaka bunların hesabını verecekler’’ dedi. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder