27 Ağustos 2012 Pazartesi

KZP: Asimilasyona karşı okulları boykot edelim

HALİT ERMİŞ - SİNAN DENİZ / BEHDİNAN - KCK Dil ve Eğitim Komitesi (KZP) tüm Kürtlere Kuzey Kürdistan ve Türkiye’de önümüzdeki haftalarda açılacak okulları boykot çağrısında bulundu. Türk okullarının, başta Kürtler olmak üzere diğer halklar içinde birer ‘inkar karargahları’ olduğunu belirten KZP, öğretmenlere de bu okullar üzerinden işlenen ‘insanlık suçuna’ ortak olmama ve ‘onursuz işi’ bırakmaya çağırdı. 

KCK Dil ve Eğitim Komitesi (KZP), Kuzey Kürdistan ve Türkiye’de Eylül başlarında açılacak olan yeni eğitim-öğretim yılına ilişkin bir açıklama yaparak, Kürtleri, ‘inkar karargahları’ olarak tanımladığı okulları boykot etmeye çağırdı. 

HALKLARIN BAHARI

KZP yaptığı açıklamada, bölgede yaşanan gelişmelere bakıldığında yeni ve devrimsel bir sürecin yaşandığı, bu devrimsel sürecin öncü gücünün Kürt halk önderi Abdullah Öcalan olduğu belirtildi. Yaşananların iddia edildiğinin aksine Arap Baharı değil, Halkların Baharı olduğu belirtilen açıklamada, “Buna kaynaklık eden ve öncülüğünü yapan da Rêber Apo’dur. Önderliğimiz ‘21 yy. halkların baharı olacaktır’ derken yaşanan gelişmeleri öngördü ve hareketimizi özgürlük adına böyle bir sürece hazırladı. Önderliğimiz ve hareketimiz öncülüğünde bölgede gelişen bir devrim sürecidir. Bu süreç kuşkusuz yeni başlamadı ancak ilk defa bu denli yaygın ve süreklilik kazandı. Gelişen halk ayaklanmaları özgürlük mücadelesine sahip çıkma ve zafere taşıma iddiası ve ısrarını ifade etmektedir” dendi. 

SOYKIRIMA VARAN ÖZEL UYGULAMA

Bölgede devrim niteliğinde yaşanan gelişmelerin emperyalist ve sömürgeci devletler tarafından engellenmek istendiğine dikkat çekilen açıklamada, “Önderliğimizin halkların baharı olarak nitelediği bu devrimsel gelişmeler ve özgürlük mücadelesi boşa çıkarılmak istenmektedir. Dayatılanlarla ‘özgürlükten vazgeçin, kölece yaşamayı kabul edin’ denilmektedir” tespitinde bulunuldu. Ancak Kürt halkının geliştirdiği mücadele ve direniş süreci ile birlikte özgürlüğünden ve kimliğinden vazgeçemeyeceğinin bir kez daha ortaya konulduğunu, bu nedenle de Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan üzerinde ağırlaştırılmış bir tecrit uygulanarak, imha ve inkar politikalarının merkezine alındığına dikkat çekilen açıklamanın devamında şunlar belirtildi: 

“Önderlik üzerindeki uygulamalar imha ve inkar politikalarını da aşan, soykırıma varan özel bir uygulama biçimi olmaktadır. Önderlik şahsında bir bütün Kürt halkına soykırım dayatıldığı gibi, kendisi olmaktan çıkarma, manevi değerlerinden vazgeçme dayatılmaktadır. Önderliğimiz şahsında halkımıza karşı dayatılan soykırımcı politikalar ve uygulamalar kabul edilemez bir aşamaya vardırılmıştır. Tüm alanlarda sosyal, siyasal, askeri ve kültürel alanlarda gelişen saldırılar kabul edilemez bir noktaya varmıştır. Tüm bu saldırılara karşı cevap vermenin ve karşı koymanın, güçlü bir sahiplenmeden geçtiği bilinmektedir. Halkaların geliştireceği direniş ile birlikte tüm bu saldırıları kırmanın imkan ve koşulları her zamankinden daha fazla bugün açığa çıkmış bulunmaktadır. Bu soykırımcı ve inkarcı zihniyet ancak Önderliği güçlü sahiplenme ve özgürlüğünü sağlama ile aşılabilir. Önderlik özgürlüğüne endeksli gelişen mücadele bizleri mutlak zafere götüreceği gibi, dış güçlerin bölge halklarına yönelik imhacı ve inkarcı politikalarını da boşa çıkaracaktır. “

‘AMAÇ HALKIN VE ÖNDER APO’NUN ÖZGÜRLÜĞÜDÜR’

Açıklamada, bu temel de hareket olarak başlattıkları devrimci sürecin 14 Temmuz Amed direnişiyle bütünleştiğini ve Şemdinli de gerillanın geliştirdiği görkemli direniş ile sürdürüldüğüne dikkat çekerek, “Şemdinli’de başlayıp tüm Kuzey sahalarımıza yayılan devrimci halk savaşı Önderliğimizin ve halkımızın özgürlüğünü hedeflemektedir. Biz de Şemdinli de yükselen bu direnişi ve özgürlük mücadelesini büyük bir coşku ile selamlıyoruz. Şemdinli’de gelişen destansı direniş Kürt özgür kimliğinin korunmasıdır. Tüm halkımızı ve dostlarımızı özgür kimlik mücadelesine sahip çıkmaya ve bu mücadele sürecine güçlü katılmaya çağırıyoruz” dendi. 

‘İNKAR KARARGAHLARI OKULLARI BOYKOT EDELİM’

“Bu doğrultuda soykırımın en temel hedefi olan dilimizin ve kültürümüzün inkarına ve asimilasyonuna karşı tüm Kürt halkının büyük bir direniş içerisinde olması gerekmektedir” denilen açıklamada önümüzdeki günlerde başlayacak olan yeni eğitim-öğretim dönemine karşı Kürtlere şu çağrılarda bulunuldu:

“Yaşadığımız bu devrim durumu ve süreci halkımızın direnişi ile zafere ulaşacaktır. Biz KCK Dil ve Eğitim Komitesi (KZP) olarak tüm Kürt halkının faşist devletin Kürt halkına yüz yıllardır dayattığı asimilasyonunu reddetmeye çağırıyoruz. Ve diyoruz ki, tüm Kürt halkı bulunduğu her yerde asimilasyonun imha ve inkarın karargahları olan okulları boykot etmeli, bu okullarda okuyan çocukları kendi kimliğine ve kişiliğine sahip çıkma adına reddetmeli. Yine bu okullarda Kürt kimliği ve kişiliğini asimile etmek gibi bir insanlık suçuna ortak olmuş tüm öğretmenleri bu insanlık suçunu işlemekten vazgeçmeye ve bu okulları ret etmeye ve böylesi onursuz bir işi bırakmaya çağırıyoruz.” 

‘SEÇMELİ KÜRTÇE DERSİ İNSANLIK SUÇUDUR’

Türkiye’deki eğitim ve öğretim merkezlerinin yüzyıllardır Kürt halkının kimliğini ve özgürlüğünü elinden alarak kişiliksizleştirmeye çalıştığına dikkat çekilerek, Her bir öğrenci ve öğretmenin dönüp bu okullarda neyi öğrendiğine ve öğrettiğine bakarsa büyük utanç duyacağını anlayacağını belirten açıklamada, devamla şöyle dendi: “Biz Kürt halkı olarak bu utancı yaşamak istemiyorsak, bugünden itibaren özgür kimlik ve özgür kişilik için kendi dilimiz ve kültürümüzle onurlu bir yaşamda karar kılmalıyız. En büyük suç olan kendi anadilinde eğitim hakkının verilmemesi ancak faşizm ile izah edilebilir. En son AKP hükümetinin geliştirdiği faşizan uygulamaların 4+4+4 eğitim uygulamasıyla toplumumuza büyük hakaret etmiş, özgür düşünce ve özgür yaşamına saldırı niteliğinde bir eğitim sistemini geliştirmek istemiştir. 4+4+4 eğitim sistemi yine Kürtçenin seçmeli ders olarak dayatılması bir insanlık hakkı ihlali, dolayısıyla insanlık suçudur.” 

‘ANADİL EĞİTİMİ EN TEMEL HAKTIR’

Her halk ve bireyin kendi ana dilinde eğitim yapma hakkının en doğal hakkı olduğunu, bu hakkın kullanılması devletlerin değil, halkların sorumluluğunda bulunduğu belirtilen açıklamada Kuzey Kürdistan ve Türkiye’de bulunan diğer halklara da şu çağrıda bulunuldu: “Devlet bu hakkın gaspı suçunu işlemişse suçlular cezalandırılmalıdır. Biz KCK dil komitesi olarak başta Kürt halkını ve Türkiye de yaşayan tüm halkları (Ermeni, Asuri, Çerkez vd) bu hakkına sahip çıkmaya ve devletin her gün bir yenisini eklediği faşizan uygulamalara karşı devrimci direnişi geliştirmeye çağırıyoruz.”

‘BOYKOT EĞİTİM SİSTEMİNİN REDDİDİR’

KZP açıklamanın sonunda Kürt ailelere de çağrıda bulunarak, “Tüm Kürt halkı özellikle de ailelerimiz çocuklarını okula göndermemeli, asimilasyon, imha ve inkar karargahlarında çalışan herkes -başta da öğretmenler olmak üzere- okullara gitmemeli ve onuruna sahip çıkmalıdır. Bu kısa süreli bir boykot kararı olmayıp, tümden devletin mevcut eğitim sisteminin reddidir. Ana okullardan tutalım, üniversitelere kadar geçerlidir. İlgili tüm kurumlar, kuruluşlar ve STK’lar bu kararın uygulanmasında sorumluluk sahibidirler. Halkımızın ve tüm ilgili kurumların gereken hassasiyeti ve duyarlılığı sergileyeceğine inanıyoruz” dedi. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder