27 Ağustos 2012 Pazartesi

Erzincan Kürtlük merkezi olursa...

SEDAT ULUGANA / Dersim Katliamı’na giden yol, basında 1930’lardan başlayarak oluşturuluyor. Çıkan haberlerle Erzincan’daki Kürtler de hedef gösteriliyor. Plan, İsmet İnönü’nün Şark Gezisi raporundaki “Erzincan Kürtlük merkezi olursa, Kürdistan’ın kurulmasından korkarım” ifadesiyle doğrulanıyor. 

Osmanlı Devleti’nden sonra Kemalist rejimin Kürtlere dair muhtelif zamanlarda hazırladığı raporların satır aralarında “Dersim’in ıslah edilmesi” tabirinin çokça geçtiği bilinmektedir. 1926 yılına ait Hamdi Bey Raporu’nda; “Dersim gittikçe Kürtleşiyor. Dersim bir çıbandır” İbareleri ile başlayan gayrıresmi kırım, Fevzi Çakmak’ın; “Dersimliler askere alınmamalı” önerisinin gerekçesi “Dersimliler eğer silah kullanmayı öğrenirlerse, bize karşı savaşırlar” tespitiyle doruğa çıkar. 

1935 Dersim Kanunu ile Dersim’in ismi “Tunç eli” olarak değiştirildi. Geçen süreçte, Türkologların hummalı çalışmaları sonucu, kelime evrilerek “Tunceli” yapıldı. Aynı yıl, İsmet İnönü’nün Şark Gezisi dâhilinde hazırlamış olduğu meşhur raporu da vardır :“İnönü’nün Dersim Planı’nın bazı bölümlerini sadece birkaç kişi bilecektir… 1935-1936’da Dersim’e yollar ve karakollar yapılacaktır. Bölgedeki bütün silahlar toplanacaktır.” 

ERZİNCAN KÜRTLÜK MERKEZİ OLURSA…

İnönü’nün raporunda dikkat çekici husus ise, Erzincanla ilgili söyledikleri…

“ Erzincan, Kürtlük merkezi olursa, Kürdistan’ın kurulmasından korkarım… Erzincanlı ağalar Dersimli marabaları çalıştırıyorlar… Bu bir nevi Erzincan beylerinin Kürt himayesine sığınmasıdır.” 

Şimdi 5 yıl geriye gidip, Dersim Katliamı’na giden yolun kilometrelerinden birini Erzincan eksenli yazmak istiyorum. Tarih 1930 yılını Eylül ayı… Eylül ayının 12’sinde Ağrı Direnişi kanlı bir şeklide sonuçlandırılmış, binlerce insan katledilmiştir. (12 Eylül, tarihinin 1980 Faşist Cunta’nın Diyarbakır Zindanı pratiğinin başlangıcı olduğunu da hatırlatmakta yarar var. Nitekim Şeyh Sait’e verilen idam kararının, Öcalan’ı idam cezasına çarptırma tarihine denk getirdikleri gibi…) 

1930 Yılının Eylül Ayının 30’una ait Cumhuriyet Gazetesi’nin manşetinde şöyle bir haber yer almaktadır: “Kahraman Bir Hanım… Erzincan Civarında 50 Kürt ile Müsademe (çatışma) Ederek Şakileri (eşkıya) kaçırdı” Cumhuriyet Gazetesi’nin haberinin tam metni şöyledir:

‘KAHRAMAN’ BİR HANIM

“Dercettiğimiz (yayınladığımız) resim, bir Türk kadınının namus ve şerefi milliyi elindeki silahıyla müdafaa eden bir dişi aslanın siperdeki vaziyetini gösteriyor. Bu kahraman kadın, Erzincan Askeri Orta Mektep Riyaziye (matematik) muallimi Şerafettin Bey’in zevcesi(eşi) Sıdıka Hanım’dır. Şerafettin Bey’in Erzincan yakınlarında ikamet ettiği köyde iskân edilmişi bir Kürt aşireti reisinin teşvikiyle 6 kişilik bir eşkıya çetesi, Şerafettin Bey’in mektepte nöbetçi bulunduğu bir günde pek kahpecesine evine taarruz (saldırı) etmişlerdir. Sıdıka Hanım, taarruzun başlayacağını haber veren köpeğin fevkalade saldırılarından kuşkulanarak zevcinin (kocasının) ve kendisinin tüfeklerini doldurmuş, çocuklarını yatırdıktan sonra mücadeleye hazırlanmıştır. Akşam karanlığıyla beraber, şaki Kürtler açtıkları şiddetli bir ateşi müteakip (Sıra ile birbiri arkasından gelen) Şerafettin Bey’in evine hücuma başlamışlardır. Sıdıka Hanım, evin içine giren Kürtleri püskürtmüş ve bu haydutlardan biri de bu esnada yaralanmıştır. İçlerinden birinin yaralandığını gören Kürtler kaçmışlar. Bu sırada bahçeye kadar çıkan Sıdıka Hanım, 58 fişek yakmıştır. Şerafettin Bey, vakadan (olaydan) haber alarak köye geldiği zaman kahpe şakiler Dersim Vilayeti hududuna kadar kaçmış bulunuyorlardı.

Eşkıya kaçtıktan sonra, Şerafettin Bey’in evine hatır sormak için gelenlere bu mert kadın müsademe (çatışma) devam ettiği müddetçe köyün bu kadar erkeğinden birinin bile yardıma gelmemesini erkekliğe yakıştırmadığını söylemiş, ‘içinizde benimle beraber eşkıyayı takip edecek mert yok mu’ diyerek bu ziyaretçilere ar ve hicap(utanç) terleri döktürmüştür.”

ERZİNCAN’IN DEMOGRAFİK YAPISI DEĞİŞTİRİLDİ 

Haberin başlığında “50 Kürt” ibaresi geçtiği halde içerikte sadece 6 kişiden bahsedilmektedir. Ağrı İsyanı’ndan arda kalan bazı Kürt direnişçi grupların takibi için o zaman Erzincan’da 9. Kolordu’ya bağlı binlerce askerin konuşlandığını düşünecek olursak, Cumhuriyet Gazetesi’nin asıl misyonunun Dersim Katliamı’nın zeminini ta 1930’dan başlayarak oluşturmak olduğunu görüyoruz. Haberin ırkçı yaklaşımına bakıldığında ise Erzincan’ın köylerinde oturan Kürtlerin de hedef gösterildiği anlaşılıyor. Nitekim 37-38 Dersim Katliamı’nın son safhasının Erzincan Ovası’na kaydırıldığı ve burada binlerce Kürdün öldürüldüğü de biliniyor. Binlercesi ise Batı Anadolu ve Trakya’ya sürüldü. Erzincan, özelikle İsmet İnönü’nün 1935 tarihli ünlü Kürt Raporu’nda çarpıcı ifadelerle yer alıyor. Bu ifadelerden en ilginci şudur; “Eğer Erzincan Kürtlüğün merkezi olursa, Kürdistan’ın kurulmasından korkarım.” Bu tarihten sonra Erzincan’ın demografik yapısıyla oynanmış, geçen süre içinde Kürtlerden boşaltılan köylere ve şehir merkezindeki mahallelere, Karadeniz, Trakya, İç Anadolu gibi muhtelif bölgelerden binlerce Çerkez, Türkmen, Laz vb halklar yerleştirilir. Kürtler için işlenen asimilasyon, aynı şekilde bu halklar için de işlenir. Günümüzde Erzincan’da bu halklara dair emare yok denecek kadar azdır. Çünkü hepsi Türkleştirilir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder